İğneada, Türkiye’nin sayılı subasar ormanlarından biri.
Kırklareli il sınırları içerisinde bulunuyor. İlkbaharda bölgenin pek çok yeri tamamen sular altında kalıyor.
İğneada Ormanları’nı ve içerisindeki gölleri besleyen sular,
İstanbul’a aktarılmak amacıyla İSKİ tarafından
Yıldız Dağları’nda barajlar kurulması söz konusu. Bununla birlikte nükleer enerji santralı, İğneada için en büyük tehditlerden biri. Şimdilik doğal hali korunuyor ama yakın gelecekte çok büyük tehlike altında İğneada Ormanları.
2 – Kaz Dağları
Kuzey Ege’nin en büyük oksijen kaynağı hiç şüphesiz
Kaz Dağları. İçerisinde sayısız güzellik barındırıyor. Eskiden İda olarak bilinen Kaz Dağları,
Edremit Körfezi’nin kuzey kıyılarında boylu boyunca uzanıyor.
Çanakkale ve
Balıkesir il sınırları içerisinde yer alan Kaz Dağları, doğal duruşunu her an kaybedebilir. Bunun nedeni ise maden faaliyetleri, termik santral ve baraj inşaatları. Hatta madencilik girişimlerine karşı ‘Kaz Dağları’na Sadakat’ adlı bir gezi programı mevcut.
3 – Ermenek Vadisi
Karaman ve
Mersin il sınırları içerisinde bulunan
Ermenek Vadisi,
Ermenek Çayı’nın Orta Toroslar’da oluşturduğu, oldukça derin bir vadi. Ülkemizin bitki çeşitliliğinin en fazla olduğu bölgelerden biri aynı zamanda. Hatta dünya üzerinde sadece bu vadide yetişen bitkiler mevcut. Ermenek Vadisi, nesli tükenmekte olan susamuruna da ev sahipliği yapıyor. Ermenek Vadisi’nin su rejimine DSİ tarafından yapılan müdahaleler, bölge için büyük bir tehlike oluşturuyor. Baraj inşaatları dolayısıyla açılan yollar ve kurulan tesisler, Ermenek Vadisi’nin doğal duruşuna büyük ölçüde zarar veriyor.
4 – Çoruh Vadisi
Bayburt,
Erzurum ve
Artvin il sınırları içerisinde bulunan
Çoruh Vadisi, herkesin mutlaka görmesi gereken doğal güzelliklerden biri. Bitki zenginliği açısından ülkemizin en önemli alanlarından biri olan Çoruh Vadisi’nde, dünya üzerinde başka yerde bulunmayan 3 bitki türü yetişiyor. Sadece bitki zenginliği değil, yaşayan kuş türü açısından da bir hayli önemli Çoruh Vadisi. Vadi ve çevresi pek çok doğa sporu için de uygun alanlar barındırıyor. Ancak maalesef tüm bu güzellikler, 29 adet baraj projesi tarafından tehdit ediliyor. Hatta bu 29 barajdan 3’ü hayata geçti bile.
5 – Macahel
Kültürel özellikleri ile geçmişten günümüze bozulmadan gelebilen nadide bir bölge
Macahel. Artvin’in
Borçka ilçesinde bulunuyor.
Karçal Dağları’nın en zengin ve benzersiz yöresi burası. Ancak doğal ve tarihi anlamda bu denli önemli olan Macahel’in değeri maalesef bilinmiyor. Bölge yavaş yavaş yok olma sürecine girdi bile. Çünkü DSİ, bölgeyi elektrik rezervi olarak görüyor.
6 – Hotamış Sazlığı
Hotamış Sazlığı, eskiden bölgenin en büyük sazlığı olma özelliği taşıyordu.
Konya ve Karaman il sınırları içerisinde bulunan Hotamış Sazlığı için artık çok geç. Önemli bir doğa alanı olan sazlığın neredeyse tamamı kurutuldu. Çünkü DSİ, bölgedeki yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını başka alanlara taşıdı. Eskiden geniş sazlıkların, tatlı ve tuzlu göllerin, pek çok kuş ve balık türünün yer aldığı Hotamış Sazlığı, şimdilerde restorasyon aşamasına geldi maalesef.
7 – Kulu Gölü
Kulu Gölü,
Ankara il sınırları içerisinde yer alıyor. Suyu hafif tuzlu. Gölün üzerinde 9 tane küçük ada bulunuyor. Bu adalar, özellikle su kuşları için önemli birer üreme alanı. Kulu Gölü, eskiden 200’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapıyordu. Maalesef, aşırı yeraltı suyu kullanımı ve bu duruma yapılan plansız müdahaleler neticesinde Kulu Gölü, yok olma noktasına geldi. Kuruyan gölün üzerindeki adalar karayla birleşmiş durumda. Tek tesellimiz, gölün yağmur yağdığında hala su tutabiliyor olması.
8 – Seyfe Gölü
Önemli bir doğa alanı olan
Seyfe Gölü Kuş Cenneti,
Kırşehir’de bulunuyor. Gölün en önemli özelliği, ülkemizde
Tuz Gölü’nden sonra, flamingoların en büyük üreme alanı olmasıydı. Ancak bu özelliği kalmadı artık. Çünkü göl tamamen kurumuş durumda. Seyfe Gölü’nü kurutan neden ise yanlış su ve tarım politikaları. Tıpkı Kulu Gölü’nde olduğu gibi Seyfe Gölü de yağışlı havalarda su tutabiliyor.
9 – Munzur Dağları
Munzur Dağları,
Erzincan’ın güneyi ile
Tunceli’nin kuzeyinde yer alıyor. Geçmesi imkansız olan yüksek kayalık yapısı nedeniyle Munzur Dağları, insan eli değmemiş, tamamen doğal bir varlığımızdı. Munzur Dağları’nı önemli kılan özellik ise, 11 kelebek türüyle uluslararası bir değere sahip olması. Ancak son yıllarda meydana gelen baraj projeleri, aşırı otlatma, bilinçsiz bitki toplanması ve kaçak av, Munzur Dağları’nın doğal karakterini, geri dönüşü olmayacak şekilde bozmak üzere.
10 – Hasankeyf
Burası öyle bir yer ki, insanlık tarihinin en derin izlerine rastlayabilirsiniz her adımda.
Batman il sınırları içerisinde bulunan
Hasankeyf, Ilısu Barajı ile sular altında kalmaya mahkum edildi. 10 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Hasankeyf, her an tüm bu kültürel birikimini sular altına gömebilir.
11 – Halfeti
Halfeti,
Şanlıurfa’nın yeşili en bol bölgesi. Siyah gül ise yörenin en meşhur bitkisi. Oldukça ihtişamlı bir görüntüsü var Halfeti’nin. Ancak GAP Projesi kapsamında kurulan Birecik Barajı, bölgenin sular altında kalmasına neden oldu. Şuan Halfeti’nin büyük bir kısmı,
Fırat Nehri’nin acımasız suları altında yaşamını sürdürüyor.