Görkemini ve ihtişamını yüzyıllardır korumayı başararak günümüze kadar gelmiş önemli tarihi kalıntılardan biridir Kasımiye Medresesi. Mardin’in tarihi yapıları arasında yerini almıştır ve tam 700 yıllık bir geçmişe sahiptir. Hem dış mimarisi hem de iç mimarisi göz doldurmaya devam etmektedir ve yapıldığı dönemlerde dini ve fenni ilimler öğreten bir medrese olmuştur. Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır dercesine içi dolu bir geçmişle ve biriktirdiği nice anıyla apayrı bir doku Mezopotamya. Mardin’in güneybatısındaki eğimli bir tepeden ovayı izleyen Kasımiye Medresesi de Mezopotamya’nın sırdaşı ve kader ortağı.
Kasımiye Medresesi yüzyıllar boyunca ilme aşık yüzlerce, binlerce öğrencinin yuvası; insanlık yararına öğretileriyle de nice derdin şifası olmuş. İhtişamlı kapısından girdiğinizde asırlar önce avlusunda yürümüş müderrislerin ve öğrencilerin ayak izleriyle buluşacağınız bu ihtişamlı yapıyı bizimle birlikte 9 adımda keşfetmeye ne dersiniz?
Bir kitabesi olmasa da, Kasımiye Medresesi’nin yeryüzündeki masalı Artuklular döneminde başlamış. Ama Timur’un Anadolu istilasıyla ve kanlı savaşlarla yarım kalan bu masalı XV. Yüzyılda (1457-1502) Akkoyunlular tamamlamış. Cihangiroğlu Kasım Sultan Mardin’e atandığında kaldığı yerden devam etmiş medresenin inşasına. Zamanında bölgenin en önemli ilim irfan yuvası olan bu medrese hiç ara vermeden 400 yıl boyunca hem dini hem de fenni alanda binlerce alim yetiştirmiş. Medrese I. Dünya Savaşı’na kadar işlevini sürdürmüş. Orta Asya’nın sembolizmiyle İslam felsefesinin bileşkesi bu muhteşem yapıyı bugün El Cezire Sanat Müzesi olarak ücretsiz gezebiliyorsunuz. Sergilenen filli saat, eski cerrahi malzemeler sizi tarih koridorlarında yürütecek kadar etkileyici.
Mardin’e özgü sarı kalkerden kesme taşlarla inşa edilmiş iki katlı medrese, cami ve türbesiyle aslında bir külliye olarak tasarlanmış olup şehrin en büyük yapılarından biri. Katların her ikisi de eş planlı ve birinci katta 11, ikinci katta 12 olmak üzere toplam 23 dersliği var. Medresenin iç avlusu ise dört tarafından revaklarla çevrili ve ortasında büyükçe bir havuz mevcut. Artuklu mimarisinde sıklıkla rastlanan çift kubbeler diğer medreselerde olduğu gibi Kasımiye Medresesi’nde de kullanılmış. Büyük olan kubbe ana dersliği, küçük olanı ise Kasım Sultan’ın türbesini örtüyor. Medresenin güney cephesindeki taç kapısından girip sol tarafa devam ederseniz üst kata çıkabiliyor, eğer sağ taraftan giderseniz ortasında havuz olan geniş avluya giriyorsunuz.
Evrensel bir ruha sahip Kasımiye Medresesi dünyanın birçok yerinden farklı din ve mezheplerden birçok öğrenci ağırlamış. İbadet özgürlüğünün olduğu ve dinlerin hoşgörüyle buluştuğu medresede 4 ayrı mezhep için 4 ayrı mescit tahsis edilmiş. Girişin batısındaki kubbeli mescit Şafiiler için ayrılmışken, doğuda bulunan mescitte de Müslümanlar ibadet etmiş.
Kasımiye Medresesi’ndeki her taş özel bir anlam taşıyor. Taşların adetleri ve dizilişlerinin hiçbiri tesadüf değil. Örneğin çeşmenin üzerindeki 40 tane taş Hz. Muhammet’in (SAV) peygamber olduğu yaşı temsilen dizilmiş. Yan tarafındaki 63 adet taş ise vefat ettiği yaşı simgeliyor. Yine kapı üzerinde göreceğiniz daire motifleri de Hz. Muhammed’in öldüğü yaş kadar, yani 63 adet. Tek Lale motifi tek Allah’ın simgesi, 99 gül motifi ise Allah’ın isimlerini temsil ediyor.
Bildiğimiz bilmediğimiz onca hikaye Anadolu’da sanat olup yapılara işlenmiş. Kasımiye Medresesi’nin duvarlarında tıp ilmiyle ve gök bilimleriyle ilgili birçok figür var. Ayrıca medreseye girdikten sonra karşılaşacağınız ilk kapı üzerindeki motifler de çok özel ve anlamlı.
Adı üzerinde rivayet ama yine de etkileniyor ve hayalinizle canlandırdığınız sahnelerle geziyorsunuz medreseyi. Tarihte adı Kasım Sultan’ın, amcası (bazı rivayetler bu cinayeti işleyenin Timur olduğundan bahsediliyor) tarafından başı kesilerek katledildiği yer olarak geçen medresenin eyvanındaki izlerin de kan lekesi olduğu söyleniyor mesela. Kız kardeşi Kasım Sultan’ın kanlı gömleğini alıp ağıtlar yakarak bu eyvanın üzerine sürmüş. Ve demiş ki ‘ Rabbim, bu medrese baki kaldıkça akan kan da Müslümanlara ibret olsun.’ Yüzyıllar boyunca silinmemiş bu izler en çok da eyvan ıslandığında belirginleşiyor. Hatta bazı ziyaretçiler eyvanı bol bol sulayıp siliniyor mu diye test ediyor.
Medresede verilen ilim evrensel ama tasavvuf da öyle. İslam düşüncesinde insan yaşamı ile akan su arasında ilham verici bir bağlantı var. Avludaki çeşme de bu yüzden Kasımiye Medresesi’nin en özel yeri. Medresenin duvarındaki ufacık bir delikten akan su önce taştan bir küvete doluyor sonra da küvetin altındaki delikten kademeli olarak avlunun içine akıyor. Avludaki minik derenin döküldüğü son durak Mezopotamya Ovası oluyor ki suyun bu yolculuğu insan ömrünü simgeliyor. Nasıl mı?
Delikten çıkan su doğumu temsil ediyor. Suyun düştüğü yer ana rahmi, çıkardığı ses ise bir bebeğin ağlaması! Önce en gür haliyle küvete dolup sonra kademe kademe hızı azalan su ise hayatın simgesi. Çocukluk ve gençliğin dinginleşerek yaşlılığa gidişini ifade ediyor. Mezopotamya Ovası’na yayılan su da ince kanallardan -ki sırat köprüsü deniyor bu kanallara- geçip toprağa ulaşıyorsa cenneti, mazgaldan süzülüp kayboluyorsa cehennemi anlatıyor. Yani diyor ki ey insanoğlu sen ne kadar hızlı koşmaya uğraşsan da, su akıyor ve yolunu buluyor. Eninde sonunda geldiği yere, toprağa geri dönüyor.
Bu arada medresede astroloji dersinin geceleri yıldızların yansıdığı bu havuz kenarında yapıldığı da günümüze kadar gelen bilgiler arasında… Ramazan ayında havuz kenarı namaz kılanlarla dolup taşıyor.
O dönemlerde bir mimar düşünün ki, güneşi her odaya dağıtabilecek kadar adil ve zeki olsun. Kasımiye Medresesi’nin her cephesi güneşin doğumundan batışına kadar aynı ışığı alıyor. Dersliklerin hepsi aynı aydınlıkta eğitim verirken öğrenciler de ilk dersi, boyu bir metrenin altındaki kısa ve dar kapılardan geçerken alıyor. Bu dersin adı da saygı! Öğrenci hocasının yanına girerken başını eğsin ve bilgisine hürmet etsin diye özellikle böyle yapılmış kapılar evrensel bir felsefeye açılıyor aslında…
Her şeyi düşünmüş, tasarlamış mimarların ustalığından olsa gerek, yazın 50 dereceyi bulan sıcaklar medresede yaşayanları çok da bunaltmamış. Avlusuna girince hava akımındaki farklılığı siz de hissediyorsunuz.
Eğer bir gün Mardin’in güzelliklerini görmek için yola koyulursanız Kasımiye Medresesi’nin büyülü atmosferine dahil olmayı unutmayın. Mor Yakup Kilisesi’ni, Mor Mihail Kilisesi’ni, Kırklar Kilisesi’ni, Dara Harabeleri’ni, Gurs Vadisi’ni, Mardin Kalesi’ni ve Deyrülzeferan Manastırı’nı da gezi listenize ekleyebilirsiniz.