18. yüzyıldan önce laleleri ile meşhur olan Kağıthane, Evliya Çelebi’nin eserlerinde etkili bir biçimde anlatılmaktadır.
Tarihte birçok kez ismi geçen Sadabad Kasrı ise ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Lale Devri'nde yapılan bu kasrın, iki katlı olduğu bilinmekte olup, mermer çeşmeli tavanları ve göz alıcı nakış işlemeleri ile ünlü olduğu söylenmektedir.
Atiye Sultan için Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Atiye Sultan Kasrı ise günümüze birkaç restorasyon ile ancak ulaşabilmiş yapılardandır. Oysa, manevi yönden oldukça önemli bir değeri olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü bu kasır, sultan Abdülaziz'in tahta çıktığı yerdir. Atiye Sultan Kasrı'nın önünde ise 3. Abdülhamid Çeşmesi bulunmaktadır.
Kâğıthane'de yaptırılan ilk cami ise Sadabad Aziziye Camisi'dir. Zaman içerisinde birçok kez yıktırılıp, yeniden inşa edilen cami için Sultan Abdülaziz çok çaba sarf etmiştir. Batı mimarisinin etkileri görülmektedir.
Kâğıthane'de bulunan ve halen ayakta olan Hamidiye Su Terazisi, yerçekiminin etkisinden yararlanarak, suyu Balmumcu Deposu'na ve oradan da Yıldız Sarayı'na pompalamaktadır. Kule, herhangi bir şekilde kullanılmamasına rağmen, kendi kendine çalışmaya devam etmektedir.
Efe akyol - 7 Ocak 2018, Pazar 14:02
Belgesel çekecekler için iyi.
harun yılmaz - 3 Ekim 2015, Cumartesi 10:02
Kağıthane'nin o pejmürde çehresi Arif Calban ve Fazlı Kılıç ile tamamen değiştirildi, eski has bahçe günlerinden kalma zamanlarını yad ediyor şimdi. Kağıthane halkının her daim inip de orada ailesiyle piknik, eğlence, gezme, spor yapma olanağına kavuşturduğu bir mekan olarak sunuldu.
2 Kullanıcı Yorumu