Şimdilik 36 yeraltı şehri ile ilgili çeşitli bilgimiz var ama toprağın altı bizim bildiğimizden çok daha fazlasına sahip. Bu yeraltı şehirleri ve nasıl inşa edildiği konusunda çeşitli fikirler ve inanışlar var. Kimisi eski medeniyetlerle ilişkilendiriyor, kimisi savaştan kaçabilmek için yapıldığını söylüyor. Kesin olan bir şey var ki o da bu yapıların henüz tam çözülemediği.
Üçüncü jeolojik devirde Kuzey'deki Anadolu Platosu sıkışarak yanardağlar aktifleşti ve lavlarını püskürttü. Platoda küller birikerek yumuşak bir tüf tabası oluşturdu. Ardından bu tabakanın üzeri bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazaltlar çatladı ve parçalara ayrıldı. Yağmurlar, havanın ısınması ve soğuması, rüzgârlar derken tüf aşınmaya başladı. Tüm bunlarından arından sert bazalt kayasının üzerinde, peribacası dediğimiz koniler oluştu. İnsanların buralara gelmesi ile birlikte bu peribacaları şekillendi. İlk Hıristiyanlar kayaları oyarak kiliseler inşa ettiler. Bu yapılaşma ve yerleşme büyük yeraltı kentlerine kadar devam etti.
İsmi ise içindeki su kuyularından geliyor. Tam tamına 52 adet olan bu su kuyuları 60-70 metre derinliğe sahip. Bu yeraltı şehrinin su ihtiyacını karşılayan su kuyuları aynı zamanda havalandırma görevini de üstleniyor. Akıllıca bir detay daha var. Savaş olduğunda düşman bu su kuyularını zehirleyemez mi? İşte bunun için bazı su kuyularının yeryüzü ile hiç bağlantısı yok.
Derinkuyu'yu yakın bir zamanda ziyaret etme şansım oldu. Yerin bilmem kaç kat altına doğru inmek açıkçası biz yeryüzünün üstüne alışık insanlar için pek iyi gelmeyebiliyor. Bende bir hayli baş ağrısı yaptı. Ayrıca yeraltı şehirlerine tedarikli gidin. Dışarısı terletecek derecede sıcak olabilir ama aşağısı kutup soğuğu tadında. Sizi sıcak tutacak bir kıyafet giyin ve yanınıza su alın. Biz üç katına inebildik, izin o kadardı. Geçitler ve odalar oldukça ufak ve darlar. O dönemin insanları sanırım daha kısa boyluydu. İlk Hıristiyanların Romalı ve Arap baskılarından kaçarak Derinkuyu Yeraltı Şehri'nde yaşadığı düşünülüyor. Sizce kaç bin kişi aynı anda burada yaşamıştır? Uzmanlar, 50 bin kişi olduğunu düşünüyor. Tehlike olduğunda ise girişleri engellemek için çekilerek hareket ettirilen devasa yuvarlak taşlar geçiş kısımlarında bulunuyordu. Ayrıca klostrofobinizi yenmek için harika bir yer. Korkularınızın üzerine gidin ve bu tarihi yeri görmeden dönmeyin.
Ah, unutmadan! Tarihin en eski akıl hastanesinin de Derinkuyu Yeraltı Şehri'nde olduğu ve Avrupa'ya giden uzun tünellerin bulunduğu söyleniyor. Biz bu tünelleri çok aradık ama bulamadık. Değişik geçitlere denk geldik ama maceraya girmeyelim diye düşündük. Gezdik ve çıktık.
Tanrıların Arabaları kitabının yazarı Erich von Daniken, bazı araştırmalar yapmak için 1982 yılında bu bölgeye gelmiş. Tezleri ise bir hayli dikkat çekici. Daniken, Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirlerinin, havadan gelen saldırılara karşı korunmak amacıyla yapıldığını ileri sürüyor. Yani, o zamanlar dünyayı ele geçirmeye gelen uzaylılara karşı. İşin asıl değişik tarafı ise bu tez, Derinkuyu köylülerinin anlattığı “'havadan gelen melekler”' hikâyesine benziyor. Bu hikâyeye göre göklerden uçarak melekler bu bölgeye gelmişler ve burayı sevip bir ülke kurmuşlar. Ardından cinler göklerden uçarak gelip buraya musallat olmuş. Melekler de cinlerden korunmak için büyü ile bu yeraltı şehirlerini inşa etmişler. Aradan bunca zaman geçse bile meleklerin bu yeraltı şehirlerinde yaşamaya devam ettiği inancı hâlâ sürüyor.
Oldukça heyecan verici hikâyeler değil mi?
Bu yeraltı şehri de kiliseye, ahırlara, erzak depolarına kadar birçok yaşamsal alana sahip. Bununla birlikte Hititler, Firgler ve Asurların izlerine rastlanıyor. Kaymaklı Yeraltı Şehri, Bizans İmparatorluğu zamanındaki savaşlarda savunma alanı olarak kullanılmış. Müslüman Arap Devletleri, Hıristiyanların yaşadığı bölgeyi işgal edebilmek için sıkça saldırı gerçekleştirmişler.
Kaymaklı şehri, havalandırma sistemi etrafına çok planlı bir şekilde inşa edilmiş. Bu başarılı yapılaşmadan dolayı buranın da uzaylılar tarafından yapıldığı söyleniyor. Ayrıca Derinkuyu Yeraltı Şehri ile aralarında 10 kilometrelik gizli tüneller aracılığıyla bağlantısı olduğu düşünülüyor. Lakin henüz bu geçitler bulunamadı.
Eskiden civar köylerdeki evlerin bu yeraltı şehri ile bağlantısı olduğu ama sel sularının yol açtığı toprakla dolduğu söyleniyor.
Kimler, nasıl, ne için yaptılar tamamıyla bilinmiyor ama uzun bir süre boyunca Güneş görmeden, böyle yerlerde hayatta kalabilmek için verilen mücadeleyi siz tanımlayın. İzleyenler hatırlayacaktır, The 100 dizisinin ileriki sezonlarında radyasyondan korunmak için bir yeraltı sığınağında yaşayan insanlar vardı. Kim bilir belki bizler de çok daha uzak olmayan bir zaman diliminde, böyle bir şeyi deneyimlemek zorunda kalırız. Belki uzaylılar “'yine(?)”' gelir, belki de iklim değişikliği bizi alternatif yaşam alanlarına sürükler. Her ne kadar gezmesi şu an macera duygumuzu körüklese de yaşamasının bir hayli zor olacağını düşünüyorum. Zira Güneş ve ağaçlar olmadan bir yaşam düşünmek benim için çok zor.
Keyifli gezmeler!
Antalya antik şehirler bakımından oldukça zengin bir kent. Pisidya Bölgesi olarak tabir edilen bölgenin en...
Çok geniş bir tanımı var anneliğin, öyle birkaç küçük kelimeyi ardı ardına dizip noktayla bitirmek...
Yandan çarklı vapurlarından birine binip Marmara'nın maviliklerine açılmadan, İstanbul'u çok iyi tanıyorum demeyiniz. Zira eski...
Dönemin en güzel ve en verimli faaliyetlerinden biri olan müze gezileri, artık erişim açısından çok...
Plajları, tarihi mekanları, gece kulüpleri, dünyaca ünlü restoranları ve sakince yürüyüş yapılabilecek rengarenk sokaklarıyla Bodrum;...
Termessos Antik Kenti'ni hiç duydunuz mu? Günümüzde ‘Güllük' ismiyle anılan Solymos Dağı'nın dorukları arasında bulunan...
Her gününüze anlam katan anneleriniz için bu sene farklı bir hediyeye imza atabilirsiniz. Bu sene...
Adı ‘Vefa Kilisesi' olarak da geçen ve Unkapanı'nda Manifaturacılar Çarşısı'nın (İMÇ) hemen arkasında konumlanan Ayın...
Doğa tarihi müzeleri, geçmiş ile günümüz arasında bağ kurulmasını sağlayan önemli kültürel duraklar olarak öne...
Antalya ve Fethiye'nin neredeyse tam ortasında bulunan, denize nazır bir köy düşünün… Geçmişi Likya Uygarlığı'na...
İzmir Çeşme'ye bağlı Alaçatı kasabası hem İzmir şehrine oldukça yakın hem de bir o kadar...
İzmir'e bağlı Urla ilçesi, Ege kıyılarının güzelliğini gözler önüne seren ve önemli antik değerlere sahip...
Deniz yıldız - 23 Mayıs 2021, Pazar 21:21
İlk fırsatta gidip göreceğim. Çok güzel bir anlatım....... Teşekkürler....
Fidan - 20 Eylül 2021, Pazartesi 16:12
Bu kadar güzel anlatılır. Ekstra bilgiler içinde ayrıca teşekkür ederiz benim gibi çok merak edip gidip görmek isteyenlere güzel bir ön hazırlık olmuş