Şehrin yangınlarına uzun yıllar deva olan, adına yazılan sevdalarda da aşıkların yangınlarına su serpen ve sevdalıları birbirine kavuşturan bir ünü devralan bir yer Galata Kulesi. Arnavut kaldırımları arşınlayarak eriştiğiniz Galata Kulesi belki de İstanbul'un kalbi olduğu kadar her İstanbul sevdalısının da kalbi.
Yığma tarzda moloz taş örgüleri üst üste ekleyerek oluşturulan Galata Kulesi, etrafındaki Arnavut kaldırımların göğe doğru yükselmesini devam ettirir gibi görünür. Sanki şehirde yaptığınız yürüyüşü kuleden çıkarak yukarıya taşıyacak gibi hissettirir ilk bakışta. Her bir Galata Kulesi hikayesi başkasını doğurur adeta. Galata'ya arşınlayıp çıktığımız o Arnavut kaldırımları da bu sırları saklamaya yardımcı olur. Aralarında gizlediği aşklar, yalnızlıklar, hikayeler İstanbul'un kulağına fısıldanır Galata'nın tepesinden. Her gördüğünüzde ise heybetinden hayran kaldığınız bir kule olan ‘'Galata Kulesi kaç metre acaba?''dediğinizi duyar gibiyim. Bu kadar hikayelere konu olan ve ününü asla yitirmeyen bu kule yerden çatının en ucuna kadar ölçüldüğünde tamı tamına 69,90 metre etmekte.
Yapının girişinde de bir kitabe vardır. Bu kitabenin II. Mahmud döneminde eklenmesi nedeniyle dönemin padişahı için yazıldığı tahmin edilir. Kulenin kapısının üstünde, muhakkak içini gezdiyseniz dışarı baktığınız bir yuvarlak kemerli pencere var. Burada bizler selfie çekilmek için pozlar versek de aslında geçmişte bu pencereden askerler dışarıyı gözetlermiş. O giriş sonrası ise yukarı doğru dokuz kat devam eder. İlk yapıldığında sancak, sepet, işaret ve nöbet isimli dört katı olsa da bina 1849 yılında üzerine eklenen katlarla dokuza erişmiş.
Günümüzde yapının üçüncü katına kadar Ceneviz etkisi, sonrasında ise Osmanlı izleri taşıması en dikkat çekici ve gezenlerin hemen fotoğrafladığı bir farklılık. Tarihin içerisindeki savaşçılar gibi aldığı her bir darbeyi Galata Kulesi de üstünde büyük bir gururla taşımakta adeta. Kısacası Galata Kulesi içi de dışı gibi diyebiliriz aslında, taş yapısını korur ve tarihin her bir katmanını merdivenlerini çıkarken size hissettirir.
Kule kendini korur korumasına ama yıllar içerisinde İstanbul'u sahiplenenlerin de önemsemesinden bu kadar kendini korur aslında. Mesela, kule Cenevizlilerin dokunuşundan yüzyıl kadar sonra bir dokunuş daha görmüş ve 1445 – 46 yılları arasında yükseltilmiş. 1500'lü yıllarda da yaşanan İstanbul depreminden zarar görmüş fakat yine Mimar Murad bin Hayreddin tarafından onarılmış. III. Selim döneminde de kule onarılıp üst katına bir cumba eklenmiş. 1831'de ise adeta Galata bir Talihsiz Serüvenler Dizi karakteriymiş gibi başına gelenler bitmemiş, kule bir kez daha yanmış. O zamanlar da II. Mahmut kulenin üzerine iki kat daha çıkmış. Bu da bugünkü külah biçiminde görünen, eğer yaz aylarında geziyorsanız bilinçaltınıza ''dondurma mı yesek?'' mesajını veren, ünlü dam şeklini doğurmuş. Modern zamanlara geldiğimizde de kule 1967'de ve en son 2020 yılında tekrar restore edilip, müze kart ile yeniden kültürel bir nokta olarak hayatlarımıza geri döndü.
Aslında Galata Kulesi ne zaman yapıldı sorusunun bir net cevabı da yok, her ruhu olan eser gibi, her yaşayan taş parçası gibi Galata'nın da hikayesi sonsuz dönüşüm barındırıyor.
Konu uçmaya gelmişken, sadece bununla da kalmaz Galata Kulesi tarihi, on yedinci yüzyılda, Hezarfen Ahmet Çelebi sinemadan edebiyata aktarılan ve ilham veren o uçuş denemelerini Galata Kulesinden yapar. Hezarfen tahtadan yaptığı kanatları sırtına bağlar ve kendini İstanbul'un rüzgarına bırakıp kuş misali Üsküdar'a doğru başarılı bir şekilde uçup konar.
Bir başka Galata Kulesine dair rivayet ise kule'ye ilk kiminle çıkarsanız onunla evlenirsiniz derler. Bu efsanenin nereden kaldığı tam bilinmemekle beraber, bazı kısım kaynaklar Roma'dan beri bu gelenek var demekte. Bu yüzden de geçmişte birbirine sevdalıların buraya çıkıp birbirlerine ayrılmayacaklarına ve sonsuza kadar beraber olacaklarına dair aşk yemini ettiği de düşünülür. Böyle böyle dilden dile kulaktan kulağa yayılır tüm Galata Kulesi Efsanesi.
Buraya Tarlabaşı tarafından Taksim'e çıkarken sol tarafınızda kalan Galata Kulesi tabelasını takip edip gidebilirsiniz. Ya da Eminönü tarafından gitmek isterseniz Karaköy yolu üzerinden Bankalar caddesindeki yokuşu çıkıp yine Kule'ye çıkabilirsiniz. Ya da yine İstanbul'un bir başka tarihi lezzeti olan tüneli kullanıp toplu taşıma ile Kule bölgesine varabilirsiniz.
Tarihin tozlu yapraklarından günümüze gelmek isterseniz de Karaköy'e inen yollardaki hediyelik eşya dükkanlarından hem kendinize hem de sevdiklerinize güzel birer hatıra alabilirsiniz. Bankalar Caddesine inip çıkabileceğiniz Kamonda Merdivenleri de güzel bir hatıra fotoğraf noktası, bunu da not düşelim.
Galip Dede Caddesinden de İstiklal'e doğru yürümeye başlayıp yine o bölgedeki kafeler, restoranlar ve sanat galerilerini de görebilirsiniz. Hatta bu rotada güzel 17. İstanbul Bienali eserlerini de görebilirsiniz, şayet 20 Kasım'dan önce buraya yolunuzu düşürecekseniz.
1- Arap Camii: Kalyon Sokak'ta bulunan ve Galata Kulesi'ne yürüme mesafesinde olan bu camii, yapıldığı dönem bir kiliseymiş. 14. yüzyılda Dominiken keşişleri bu kiliseyi yaptırmış. Gotik tarzını koruyan camii, şehirdeki diğer camilere inat aykırı duruşunu da koruyor ve sadece bu anarşist görünümü bile onu görülmeye değer yapıyor.
2- ST. Pierre Kilisesi: 1841'de Dominiken rahiplerinin bir üst maddede bahsettiğimiz kilisesine el konulması ile keşişlerimiz buraya taşınıyor ve ibadetlerini burada sürdürmeye devam ediyor. Rotanızı planlarken, bu kiliseyi sabaha koyabilirsiniz çünkü her sabah burada İtalyanca ayinler yapılıyor ve burada kişiler sabah dualarını gerçekleştiriyor.
3- İstanbul Modern Müzesi: Türkiye'nin en önemli modern sanat müzelerinin başında gelen İstanbul Modern'i de görmeden geçmeyin. Şu sıralar yeni binasına taşınma hazırlıkları ve tatlı telaşlarında olsa da, bina yeniden ziyaretçiye açıldıktan sonra kesinlikle rotanızda es geçmemelisiniz. Hatta sadece yeni binanın kendi tasarımı bile görmeniz için yetebilir. Eski yerinde yenilenen İstanbul Modern'in yeni yapısı, Centre Pompidou, Whitney Müzesi, Centro Botín, Beyeler Vakfı Müzesi gibi ödüllü yapıları tasarlayan mimar Renzo Piano'nun hayallerinden çıkma.
4- Galataport: Eğer yüksek sınıf markaların mağazalarını gezmek ve Boğaz manzaralı restoranlarda, denize neredeyse sıfır bir şekilde içeceğinizi yudumlamak istiyorsanız, yeni yapılan Galataport'u da listenize ekleyebilirsiniz.
5- Oasis Yoga İstanbul: Bu kadar hareketin üzerine de biraz dinginleşmek ve anda kalmak istiyorsanız, rotanızı son olarak günübirlik bir yoga dersi ile bitirebilirsiniz. Uzmanlaşma programlarının yanı sıra farklı ruhani atölyelere ve bireysel seanslara ev sahipliği yapan Oasis Yoga İstanbul, Kumbaracı Yokuşu'nda kırmızı kapılarını sizlere açıyor.
Şimdiden iyi bir tatil geçirmenizi dileriz!
Aileler ve öğrencilerin heyecanla beklediği o günler iyice yaklaştı. Her sömester tatilinde çocukların içini heyecan...
Her yıl heyecanı bambaşka olan sömestir tatili, çocuklar kadar aileler tarafından da heyecanla bekleniyor. Yaz...
Gelişmiş olmasının yanı sıra birçok aktivite ve eğlenceye ev sahipliği yapan ülkemizin güzide şehri İstanbul'da...
Erken rezervasyon villaları ile tatiliniz için hazırlıklara başlarken çeşitli indirim fırsatlarını da yakalayabilirsiniz. Son güne...
2023 konser takvimi içerisinde yabancı müzisyenlerin, grupların Türkiye'deki programları da büyük ilgi uyandırıyor. Farklı pek...
Eski dönemlerin en büyük sosyal mekanları arasında gösterilen hamamlar, kent belleği açısından da büyük önem...
Başarının sırrı çok çalışmanın yanı sıra verimli çalışmaktan da geçiyor. Dolayısıyla günümüz akademik yaşamda verimli...
Ülkemizin en kalabalık şehri olan İstanbul binbir güzelliğiyle şehrin sakinlerini büyülese de kalabalığı ve koşturmacası...
Trakya, Güneydoğu Avrupa'da yer alan güney Bulgaristan, kuzeydoğu Yunanistan ve Türkiye'nin Avrupa kıtasındaki topraklarını içeren...
Tam pansiyon ve her şey dahil konseptinde oteller birçoğumuzun otel seçiminde tercih sebebi olabiliyor. Yeme...
Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya'nın en büyülü yerlerinden biri olan Mustafapaşa Ürgüp'e 6, Nevşehir'in merkezine 25...
Sağlığı öncülediğimiz, pandeminin gölgesinde geçen yıllar yepyeni oluşumları da beraberinde getirdi. 2022'yi pek çok farklı...