Bilinmeyenlerle dolu Nemrut Dağı artık günümüz dünyasının 8. harikası olup, aynı zamanda da Adıyaman'ın geleceğe kazandırdığı bir UNESCO Dünya Mirası. Haydi gelin biraz yamaç tırmanıp zirvelere çıkalım, sessiz sedasız aşağıyı izleyen heykellerin yanına bağdaş kurup Nemrut'ta efsanelere dalalım. Manzarada Toroslar, Fırat Nehri ve iri bir portakal gibi yükselip batan güneş var. Daha ne olsun!
Tevrat'ta Nuh'un torunu olarak tanıtılan Nemrut, göklere doğru yükselen bir kule yapmak isteyen ama tanrının bunu hoş görmemesiyle halkı dünyanın dört bir yanına dağıtılan Babil İmparatorluğu'nun kurucusu olarak geçiyor. İslamiyet'te ise Hz. İbrahim'i ateşe atan, puta tapan ve tanrılarla yarışan bir kral olarak tanımlanıyor ama adı Nemrut olarak değil de inkarcı olarak anılıyor.
Nemrut Dağı ile ilgili anlatılan efsanelere gelince; buraya heykelleri yaptıran kişi Kommagene Kralı Antiochus! Nemrut'la ilişkisi ise muhtemelen kendini tanrıyla aynı seviyeye koyan ve dünyaya kafa tutan kibri. O her ne kadar ölümsüzlüğün peşinden koşsa da yakalayamamış. Kendisinden geriye şimdi taşlarla örtülmüş Tümülüs bir mezar ve tanrılarla oturup hoşbeş eden heykelinden kopup önüne düşen kocaman bir baş kalmış. Tabii bir de dilden dile dolaşan ve masal tadında dinlenen hikayeler…
Rivayet o ki, M.Ö 162 – M.S. 72 yılları arasında dağın olduğu bölge Kommagene Krallığı'nın himayesi altındaymış. Kommageneli Kral Antiochus baba tarafından Persler ile anne tarafından Büyük İskender'le akraba olduğu için her iki ırkın da tapınabileceği tek bir din yaratmak istemiş. Kendini Nemrut Dağı'nı merkez olarak seçtiği bu dinin kurucusu ilan edip, devasa bir tanrılar şehri olarak heykellerle donattığı alana bir de kendi heykelini ekletmiş. Böylelikle kendini tanrılarla bir tutup, dua etmek için gelenlerden bir dua da kendi kapmaya niyetlenmiş. Bir yandan ölümsüz olmak isterken bir yandan da ölümü de göz ardı etmemiş Kral Antiochus!
Heykeller ve tapınaklarla çevrilmiş bu anıtsal alanın bir köşesine de kendisi için bir mezar yaptırmış. Üzerinden binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen alandaki Tümülüs'te olduğu sanılan lakin kazılırsa yıkılacağından korkulan kralın mezarı ve gizli yeraltı tünellerine halen ulaşılamamış. Olayın gizemi de işte burada, kral meçhul bir yerlerde sonsuz uykuda, heykeli ise taştan tanrılar arasında hala dünyaya tepeden bakmakta! Kral Antiochus ne kadar kostaklanıp güçten zehirlense de bir türlü tanrı olamamış ama her ölümlü gibi bir gün dünya sahnesinden çekildiğinde bıraktığı heykellerle tarihe adını yazdırmış. Sizce bu da bir nevi ölümsüzlük değil mi?
-Kral Antiochus, M.Ö. 34
Antalya ilimizin en batısında yer alan tatil ilçesi Kaş, doğa manzaralarıyla ziyaretçilerini büyüleyen bir aktivite...
İstanbul gibi bir metropolde yaşayıp, hafta sonları arkadaşlarımızla ve ailemizle vakit geçirmek, stresimizi atmak, kendimizle...
İzmir'in Konak ilçesinde, ismini bu önemli yapıdan alan Milli Kütüphane Caddesi'nde yer alan İzmir Milli...
Akdeniz ikliminin hakim olduğu Antalya, meyve ve sebze bakımından oldukça elverişli bir bölgedir. Hem doğal...
Türkiye'nin Maldivler'i olarak betimlenen ve turkuaz sularıyla her göreni kendine hayran bırakan Salda Gölü, özellikle...
Evden çalışmak hem konforlu hem de yolda geçen vakti azaltmak adına pratik oluyor. Özellikle pandemi...
Kimileri şehrin ayakları altında olduğu kimileri doğanın kimileri ise denizin gelgitlerini izlediği anlarda huzur bulur....
Ankara, genelde siyasi konularla birlikte gündeme gelen bir şehir. Ancak köklü tarihini ve kültürünü asla...
Marmaris, ülkemizin en fazla ziyaret edilen tatil bölgelerinden biri olmayı hala sürdürüyor. Türkiye'nin İncisi olarak...
Bahar aylarının gelmesi ve pandemi yasaklarının kalkmasıyla bisiklet severler bilgisayarın başına oturup rotalarını oluşturmaya...
Adına her ne kadar Ölüdeniz dense de gittiğinizde cıvıl cıvıl bir maviliktir sizi bekleyen. Sessiz,...
Antalya denilince akla gelen Antik kentler arasında olan Phaselis Antik Kenti, coğrafi konumu itibarıyla geçmiş...