1898 yılına gelindiğinde ise bu harap ahşap kilisenin yerine şimdiki Demir Kilise inşa ediliyor. Nasıl mı? Bir rivayete göre artık Rum Patrikhanesi’nden ayrılıp özerk bir kilise yaptırmak isteyen Bulgarların bu isteği o zamanlar padişah olan Sultan Abdülaziz açısından pek de onay görmüyor. Fakat siyaseten direkt ‘hayır’ demiyor ve işi yokuşa sürmek için ‘tamam yapın istediğiniz kiliseyi ama ne yapın edin 3 ayda bitirin’ diyor. Kendilerine bir din kalesi yapmak isteyen Bulgarlara elbette ki bu süre çok az geliyor ama buldukları çare de imkansız denilenin gerçekleşmesine sebep oluyor. Ne mi yapıyorlar? Demirini Viyana’da döktürüp gemilerle Tuna Nehri’nden Karadeniz’e oradan da İstanbul’a taşıyorlar. Ve rivayete göre tam da 3 ayda bitiriyorlar. Gerçek mi değil mi bilmiyoruz lakin adı rivayet! Daha gerçekçi başka bir söylentiye göreyse kilisenin metalden yapılmasının sebebi ‘bir an önce olsun, bitsin’ değil, deniz kenarında yapılacağı için nemden etkilenmesin, betonu çürümesin diyeymiş. Süre ise 3 ay değil, tam 4,5 seneymiş.
Mimarlığını, bir yarışmayla seçilen Ermeni mimar Hosvep Aznavur’un yaptığı bu projede, yapının inşası için Viyana’dan getirtilen demir toplam 500 ton. 40 metre yükseklikteki çan kulesindeki 6 döküm çanı ise Rusya hediye etmiş olup, en büyüğü de 750 kilo ağırlığında. Yapının toplam maliyeti de o zamanın parasıyla 4.000.000 gümüş leva. Denize çakılan 325 kazığın üzerine oturtulan kilise 8 Eylül 1898 tarihinde tamamlanmış ve kutsanarak ibadete açılmış.
Demir Kilise, mimaride metal trendinin uygulandığı bir zamanın eseri olup, Eyfel Kulesi’yle de hemen hemen çağdaş. O dönemlerde dünyada, özellikle de Asya ve Avrupa’da 9 adet demir kilise yapılmış. Günümüzde çoğu kullanılmayan bu kiliselerden sadece Filipinler’de olanı aktif. Sveti Stefan Kilisesi ise dünya üzerinde demirden yapılmış tek Ortodoks kilisesi olduğu için ayrı bir öneme sahip.Tıpkı diğer kiliseler gibi haç şeklinde bir planı olan 3 kubbeli kilisenin, içi de dışı kadar etkileyici. Neo – gotik ve Barok tarzdaki yapının ağaç mihrabı altın kaplama. İçindeki modern Rönesans tarzı ikonalar ise bir ressam tarafından yapılan özel çizimlerden oluşuyor.
Zamanla korozyona uğrayan ve demirleri erimeyen başlayan kilise 9 yıl süren bir restorasyondan geçti ve 2018 yılında tekrar ibadete açıldı. Eğer gezmek isterseniz, ayinlerin düzenlendiği Pazar günleri hariç her gün 09:00 – 17:00 arası ücretsiz girebiliyorsunuz. Üstelik fotoğraf çekmek de yasak değil!
Maravilloso Hotel Pera: Fener’in merkezine 2,5 km mesafedeki otel, Galata Kulesi’ne de 400 metre uzaklıkta. Terasından martılarla selamlaşabileceğiniz tesis tam da İstanbul’un göbeğinde. Maravilloso Hotel Pera’dan İstiklal Caddesi’ne, Taksim Meydanı’na ve Tarihi Yarımada’ya da kolayca ulaşabilirsiniz.
Allegra Suites Galata: Allegra Suites Galata Fener’e 2,5, Topkapı Sarayı’na ise 1,7 km mesafede. 6 odalı butik tesiste süitlerin mutfağı da var. Toplu taşıma duraklarına çok yakın konumdaki otelden, İstanbul turistik rotasında birçok yere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.
Demir Kilise'ye yakın daha çok otel öğrenmek için Balat Otelleri sayfasına bakabilirsiniz.