İster muhteşem bir göl manzarası ister turkuaz bir sahil ister görkemli bir dağın eteği olsun, bu bölgelerin hepsi iklim değişimlerinden etkilenebilir. Ayrıca turizm sezonlarının uzunluğu ve zamanları değişebilir. Bunların dışında, aşırı hava koşulları seyahat endüstrisine de zarar verme potansiyeline sahip.
Tüm dünya ülkeleri, Paris Antlaşmasında belirtilen ve kendi üzerine düşen görevleri yerine getirse bile, geri dönüşü olmayan bir noktaya çoktan ulaştığımızı söylüyorlar. Hep birlikte şu andan itibaren harekete geçsek bile en kötü etkilerinden belki kaçınabiliriz ama yakın gelecekte tahmin edilemez olay yaşanabilir.
Elbette her turizm bölgesi süreçten farklı boyutta etkilenecek. Hatta bazı bölgeler çoktan etkilenmeye başladı. Bunun örneklerini görebiliyoruz. Mesela, Kaliforniya'nın Lake Tahoe bölgesine bakalım. İklim değişikliğinin neden olduğu kuraklığa bağlı kar yağışı eksikliği sebebi ile bu bölgeye talep azaldı. Bunun sonucunda civardaki restoran, otel ve diğer işletmeler büyük zarar gördü ve Sierra Dağlarındaki kayak endüstrisinin sürdürülebilir olmadığı endişesine yol açtı.
Tüm bu değişen iklim koşulları sonucunda tropikal bölgelerdeki işletmelerin de zarar görme ihtimali yüksek. Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre, tropik bölgelerdeki işletmeler daha uzun plaj mevsimlerinin avantajını yaşarken; orta enlemlerdeki daha yüksek sıcaklıklar, turistlerin bu bölgelere seyahat etme motivasyonunu azaltabilir ve bunun yerine yakınlarındaki destinasyonları tercih etmelerine sebep olabilir.
İklim krizi ile ilgili bu veriler ülkemizdeki turizmin öncüleri olan Akdeniz ve Ege bölgelerinde ciddi etkiler yaratacak gibi duruyor. 2015 yılı verilerine göre Türkiye'de turizmin dış ticaret açığını kapatmadaki payı yüzde 49,73. Yani Türkiye turizme dayalı bir ekonomik büyüme modeli izliyor. İklim değişikliği ülkemizde hem yaz hem kış turizmini ciddi bir şekilde etkileyecek. Buna uyum göstermesi ve buna karşı politikalar geliştirmesi hayati önem taşıyor.
Ankara Üniversitesi'nden Mehmet Somuncu "İklim Değişikliği Türkiye Turizmi için Bir Tehdit mi, Bir Fırsat mı?" araştırmasında “'Isınmanın artması ve yetersiz kar yağışı nedeniyle kayak sezonu kısalmakta, karın yetersiz olduğu yerlerde makinelerle yapay kar üretmek suretiyle bu eksiklik giderilmeye çalışılmaktadır”' şeklinde bahsediyor.
Aynı şekilde, aşırı yağışlara maruz kalan Karadeniz bölgesindeki sel ve taşkın afetlerine de çeşitli tedbirler alınmalı ve yapılan hatalar tekrarlanmamalı. Aksi halde neler olabileceğini geçtiğimiz günlerde kötü bir şekilde deneyimledik.
Ülkemizin en güzel ve nadide turizm bölgeleri, yeterince ilgi gösteremediğimiz için büyük zararlar gördü. Bu durum aynı zamanda zaten hassas olan ekonomimizin iyice zora girmesi anlamına da geliyor. Bu değişimin ekonomiyi nasıl etkileyebileceğini ve bu sektördekilere yardım etmek için neler yapılabileceğini önceden düşünmek önemli.
Doğamızda meydana gelen herhangi bir olay bir bölgeye gidecek olan turistlerin caymasına yol açabilir. Bunu son zamanlarda zaten sıklıkla yaşıyoruz; Covid-19, orman yangınları, müsilaj ve tropikal fırtınaları bunlara örnek olarak sayabiliriz.
Bir diğer yandan, turizm sektörünün bir bölgesindeki olumsuz etki, başka bir bölgede fırsat oluşturabilir. Ulus düzeyinde bile destinasyon ve işletmelerde kazananlar ve kaybedenler olacaktır. Bundan mütevellit, ilgili riskleri en aza indirmek için ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir şekilde yeni fırsatlar yaratılmalı, uyum sağlanmalı ve daha da önemlisi markanın ekolojik ayak izini minimumda tutmak için çaba gösterilmeli.
Turizm sektörünün küresel karbon emisyonlarına etkisinin yüzde 2-5 aralığında olduğu düşünülüyordu fakat son yıllarda yapılan The Carbon Footprint of Global Tourism (Küresel Turizmin Karbon Ayak İzi) araştırmasına göre, bu sektörün yüzde 8 seviyesine ulaştığını gösterdi. Bu demek oluyor ki iklim krizinin sebeplerinden biri de turizm sektörü ve gereken değişiklikler yapılmazsa kendisini daha ciddi bir krizin ortasında bulacak.
Sonuç olarak turizm sektörü iklim krizinden geri dönülmeyecek şekilde etkilenebilir. Burada önemli olan bizi neyin beklediğini tahmin edebilmek ve muhtemel zorluklara karşı gerekli önlemleri alabilmektir. Tabii daha da önemlisi karbon emisyonlarına sebep olan pratikleri de azaltmaktır. Gereken önlemlerin doğru bir şekilde belirlenmesi ve uygulanması, işletmelerin sürdürülebilirlikleri için hayati önem taşıyor.
Turizm sektöründe mi çalışıyorsunuz? Siz neler düşünüyorsunuz? Neler yapılmalı? Gelin birlikte tartışalım.
Balıkesir'in en güzel ilçelerinden biri olarak bilinen Ayvalık'ta sakin ve huzurlu bir balayı tatili yapmaya...
Diğer turizm alanlarına göre hala çok popüler olmasa da doğal yaşamı benimseyen ziyaretçilerin son yıllarda...
Son zamanlarda İstanbul'un en popüler tur rotalarından birine dönüşen Fener – Balat'ta konumlanan Sveti Stefan...
Bu sene yaza damgasını vuracak manzarasıyla, şefleriyle, özel ambiyansı ve menüleriyle ‘fine dining' konseptini deneyimleyeceğiniz...
Aylardır beklediğiniz o dönem geldi: Tatile gidiyorsunuz! Tabii unutulmaz güzellikte bir tatil için olmazsa olmazlardan...
...
Yazın başlangıcıyla beraber tatil sezonu da açılmış bulunmakta. Bu süreçte ziyaretçilerin en merak ettiği konulardan...
Ege'nin en ‘pamuk' yeri, UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nin gözbebeği Pamukkale her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlıyor....
Spor ve seyahat hobilerini bir araya getiren, ister yurt içi, ister yurt dışı olsun hiçbir...
Maske, mesafe, hijyen üçlemesi ile özetlenebilecek pandemi dönemi geride kalırken; seyahat trendleri de bu dönem...
Babalar gününe sayılı günler kala akıllarda hep aynı düşünceler. Babama ne hediye alacağım? Babamın neye...
Gezmeyi seven insanlar olarak haliyle sık sık uçakla seyahat ediyoruz. İş hayatı, memleket ziyareti veya...