Fantastik Bir Memleket Rotası: Saklıkent Kanyonu

Likyalılar zamanında büyük bir depremle oluştuğu sanılan ve içindeki 16 mağarada 3000 yıllık yaşam izlerine rastlanılan Saklıkent Kanyonu çok değil, 1990’lı yıllarda keşfedilmiş. Sürüdeki kaybolan keçisini arayan bir çobanın kazara bulduğu kanyonu hem memlekete hem de dünyaya ilk lanse eden de gidip bizzat içinde yürüyen dönemin Dışişleri Bakanı rahmetli Erdal İnönü olmuş. Binlerce yıldır durduğu yerde duran bu gizemin nasıl bu kadar geç fark edildiği şaşırtıcı olsa da iyi ki bulunmuş da müşerref olmuşuz.

Artık Milli Park statüsünde olan Saklıkent bence dünyanın en fantastik kanyonlarından biri ve burada bir korku filmi filan çekilirse sanki gişe rekoru kıracak gibi! Kanyona gelin beraber girelim, beraber yürüyelim. Yürürken de aman dikkat edelim çünkü taşlar çok kaygan!

Saklıkent Kanyonu Nerede?

Saklıkent; Muğla ile Antalya sınırı gibi, kanyondan akan Eşen Çayı bu iki ili birbirinden ayırıyor. Kaş’a tatile geldiyseniz burayı Kaş gezilecek yerler listesine de rahatlıkla ekleyebilirsiniz, çünkü iki nokta arasındaki mesafe sadece 65 km. Fethiye’nin bir parçası olarak bilinse de Muğla’nın Seydikemer ilçesine bağlı olan Saklıkent’in Antalya’ya mesafesi ise 170 km civarında. Hazır Saklıkent’e gelmişken yakınlarındaki Patara’yı, Tlos Antik Kenti’ni ve Xanthos Antik Kenti’ni de gezebilirsiniz. Aracınız yoksa buraya Fethiye ve Kaş otogardan kalkan minibüslerle de ulaşabilirsiniz. Saklıkent Kanyonu Nasıl Bir Yer, Nasıl Oluşmuş?

Kanyona giriş ücretini ödeyip turnikelerden geçtikten sonra, kayalara kalın demirlerle monte edilmiş 200 metre uzunluğunda bir ahşap iskelede yürüyorsunuz. İskele yolu bitiminde ise ortasına tutunmak için bir halat gerilmiş nehre adım atıyorsunuz. Kanyonla esas tanışma da attığınız o adımla başlıyor. Ayaklarınızın cozzz ettiğini düşündürecek kadar soğuk suda halata tutunup yürürken epey zorlanıyorsunuz. Suyun buz olması bir yana, akıntı sanırsınız İstanbul Boğazı ve kayalar da kaygan, aman dikkat! Burayı geçtikten sonra kanyon sakinleşiyor ve sizi bir süre hiç zorlamayacak, laylaylom yürüyebileceğiniz bir parkur başlıyor.

En dar yeri 2 metre olan, bazı yerleri hiç güneş ışığı görmemiş bu kanyonun çok fantastik olduğunu zaten yazının başında belirtmiştim. Toplam uzunluğu 17-18 km olan kanyonun tahminimce sadece 2 kilometresini yürüyebildim. Geçit vermeyen zor bir parkura geldiğimde devam edemedim.

Suyun aşındırdığı kalkerli bir arazi olan Saklıkent, yüksekliği 200 metre olan kayalıkların arasına gizlenmiş mistik bir patika gibi. Tabii şeklinin oluşumunda, bizi şimdilerde çok korkutan fay çatlaklarının da katkısı olmuş.

Saklıkent Milli Parkı’nda Neler Yapabilirsiniz?

• Saklıkent Milli Parkı sadece kanyondan ibaret değil. Sedir ağaçlarının ağırlıkta olduğu, karaçam ve kızılçamlarla çevrili ormanları piknikçilerin de gözdesi.
• Saklıkent rafting için en hızlı parkurlardan biri. Ben gezinirken yaşı küçük çocuklar bile deniyordu, nehrin biraz ötesinde ise onları karşılayan tur yetkilileri vardı. Raftingi ne kadar sürdüreceğiniz ise sizin tercihinize bağlı. En kısa parkur 45 dakika, en uzun parkur ise 3 saat sürüyor.
• Bir de body rafting var ki bu kanyon tam da yeri. Body rafting demek kendinizi akan suya bırakıp su nereye götürürse gitmeye razı olmak demek. Kanyona ilk girilen yerde bunu deneyenler vardı ve soğuk su içinde ne kadar dayanılır konusunda iddialaşıyorlardı.
• Kleopatra çamurunu bilenler! Buranın da çamurunun şifalı olduğu söyleniyor. Turistler çamura bulanmayı çok seviyor. Gezi boyunca birçok turistin bacakları ve yüzleri çamurluydu.
• Kanyon girişinde asma köprülerin hemen altında buraya has yemek sedirleri göreceksiniz. Suya ayağınızı sokarak oturabildiğiniz bu otantik sofralarda yiyebileceğiniz en güzel lezzet bence gözleme. Ama başka seçenekler de var elbette.
• Kanyona yakın bir de Gizlikent Şelalesi var ki çıkışta vaktiniz varsa uğrayabilirsiniz.

Saklıkent’i Gezerken Dikkat Etmeniz Gerekenler:

• Kafanızı kaldırıp baktığında "o orada nasıl duruyor" diye düşündüren koca kayaların düşmesi gibi bir durum yokmuş, en azından şimdiye kadar düşmemiş. Ama bazen küçük taşlar düşüyormuş ki önlem olarak girişte baret kiralıyorlar.
• Tabanı sert ve bastığı yerde kaymayan bir ayakkabınız yoksa kanyona girmeyin. Hem yürüyemezsiniz hem düşersiniz hem de terlikleyseniz muhtemelen bir tekini kaybedebilirsiniz.
• Telefonunuzu, cüzdanınızı koruma altına alın ve su geçirmeyen kaplarda muhafaza edin. Kayıp düşerseniz bir de telefondan olabilirsiniz. Ayrıca içinize mayonuza giyip gitmekte ve ne olur ne olmaz bir yedek kıyafet götürmekte de fayda var.
• Tüm kanyonu yürümek isterseniz bu hiç kolay değil! Ekipman ve uzman bir rehber gerekiyor. Tabii bir de cesaret!
• Kanyona küçük çocuklarla, bebekle ve yaşlıyla girmek de riskli. Düşünün kucağınızda bir bebek var, ya kayıp düşerseniz?

Saklıkent’e Giriş Ücreti

Burada Müzekart geçmiyor. 2021 için giriş ücretleri ise yetişkinler için 10 TL, öğrenciler için 5 TL olarak belirlenmiş. 6 yaş ve daha küçük çocuklardan ücret alınmıyor. Özel aracınızla gelecekseniz otoparkı var ve ayrıca bir park ücreti ödüyorsunuz.

Keyifli keşifler dileriz.