Büyükada Rum Yetimhanesi'nin Etkileyici Hikayesi

Büyükada Rum Yetimhanesi'nin Etkileyici Hikayesi

Paylaş
Diley Kuru  
Eklenme: 01 Şubat 2018
 • Son Güncellenme: 21 Ağustos 2023
Büyükada Rum Yetimhanesi'nin Etkileyici Hikayesi

İstanbul’un Prens Adaları olarak bilinen ve bu adaların en büyüğü olan Büyükada, çok sayıda gezilip görülmesi gereken yere ev sahipliği yapıyor. İstanbul’da olup da mavi ile yeşilin bu denli ahenk içinde gözler önüne serildiği nadir yerlerden biri olan Büyükada, çok az kişi tarafından bilinen oldukça görkemli bir yapı saklıyor içerisinde. Büyükada’nın Manastır Tepesi’nde yer alan tarihi Büyükada Rum Yetimhanesi, hem olağanüstü manzarası hem de etkileyici hikayesiyle tüyleri diken diken ediyor adeta. Tepeye tırmanmak biraz zahmetli. Ancak bu görkemli binanın tüm yalnızlığı ve metrukluğuyla bizleri selamlayışını gördükten sonra bu zahmete fazlasıyla değeceğinden emin olabilirsiniz. Büyükada Gezilecek Yerler içerisinde sayabileceğimiz binayı günümüz şartlarında sadece dışardan görebilirsiniz.

{ad:0}

Dünyanın En Büyük Ahşap Binası Olduğu İddia Ediliyor

büyükada rum yetimhanesi

Bu konuyla ilgili farklı yerlerde çok sayıda bilgi yer alıyor. Bir kaynakta Büyükada Rum Yetimhanesi’nin Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük ikinci ahşap binası olduğu söyleniyor. Bununla birlikte dünyanın en büyük çok katlı ahşap binası olduğu da iddia ediliyor.

Tamamen Ahşap Malzemeler Kullanılarak İnşa Edilmiş

büyükada rum yetimhanesi

Büyükada Rum Yetimhanesi hikayesini anlatmamız gerekirse; 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından yapılan Büyükada Rum Yetimhanesi, tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. Hatta bu nedenle yapının, dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olduğu da söyleniyor. Ana ve yan bölümler olmak üzere 3 kısımdan meydana gelen yetimhanenin yan bölümleri 6, ana bölümü ise 5 katlı. Her ne kadar sade bir tasarıma sahip olsa da, oldukça ihtişamlı bir görünüme sahip.

Aslında Prinkipo Palace Otel Olarak Yapılır

büyükada rum yetimhanesi

Fotoğraf: Ziya Tacir

Büyükada Rum Yetimhanesi tarihine değinecek olursak, bina ilk olarak Prinkipo Palace Otel adı ile inşa edilir ve bir kısmının casino olarak işletilmesi planlanır (hatta bu yüzden bina, Prinkipo Rum Yetimhanesi olarak da anılıyor). Fakat otelin Büyükada’nın ahlakını bozacağını düşünen bir takım kişiler, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’i bu konuda ikna ederler ve II. Abdülhamit de binanın otel olarak işletilmesine müsaade etmez. Bu gelişmeler neticesinde faaliyete geçemeyen yapı, el değiştirmek zorunda kalır.

Bina, Zengin Bir Rum Aile Tarafından Satın Alınır

büyükada rum yetimhanesi

Binayı satın alan kişi Rum asıllı Eleni Zarifi Hanım’dır. Ancak binanın kamu yararına uygun bir yer olmasından dolayı, Sultan Abdülmecit bir ferman yayınlar ve binayı Balıklı Rum Hastanesi’nde barınan kimsesiz Rum çocuklarına hizmet vermesi için Rum Patrikhanesi himayesine verilmesini buyurur. Ardından dönemin zengin Rum ailelerinden Andreas Sygngros Vakfı tarafından 15 bin Osmanlı lirası karşılığında yeniden satılan bina, Zarifi ailesinin ve Sultan Abdülmecit’in bağışlarıyla birlikte bu amaçla kullanılır. Kimsesiz çocuklara eğitim verilmeye başlanan bina, uzun bir süre Ruhban okulu olarak da hizmet verir.

1903’te Törenle Yetimhane Olarak Açılır

büyükada rum yetimhanesi

Adalar Rum Yetimhanesi 21 Mayıs 1903 tarihinde Sultan Abdülhamit ve dönemin Patriği III. İoakim’in de katıldığı bir törenle açılır, o günden itibaren yetimhane olarak hizmet vermeye başlar. Oldukça görkemli bir yetimhane olmuştur Büyükada Rum Yetimhanesi. İçerisinde 106 oda, büyük bir mutfak, ihtişamlı bir kütüphane, ilkokul ve çeşitli meslek okulları vardır. 15 kişilik personel çalışmaktadır yetimhanede. İlkokulda ise 3 Rum, 2 de Türk öğretmen ders vermektedir. Yetimhanede kalan kimsesiz çocuklar, ilkokulu bitirdikten sonra, aynı yetimhane içerisinde bulunan sanat okuluna devam ederler ve kendilerine bir meslek edinilerek hayata kazandırılırlar.

I. Dünya Savaşı ile Yetimhanenin Kaderi Tamamen Değişir

büyükada rum yetimhanesi

Yerimhanenin son müdüresi Marika Hatsu

I. Dünya Savaşı’nın çalkantılı ortamında Büyükada Yetimhanesinde, barınan kimsesiz çocuklar Heybeliada’daki başka bir yetimhaneye nakledilir ve binaya da Kuleli Askeri Okulu’nun mensupları yerleştirilir. Bir nevi yetimhane artık askeri kışla işlevi görmektedir. Ardından işgal kuvvetleri tarafından Büyükada’ya gönderilen Rum göçmenler barınmaya başlar binada. Sonrasında ise Rusya’daki Bolşevik Devrimi’nden kaçan Rus mültecilerin sığınağı haline gelir Büyükada Rum Yetimhanesi. Ancak Ruslar, soğuktan korunmak için binanın ahşap kaplamalarını sökerek yakarlar ve bina zarar görmeye başlar.

1960’lı Yıllarda Kapatılan Bina, Çürümeye Terk Edilir

büyükada rum yetimhanesi

1960’lı yıllarda yaşanan Kıbrıs olayları nedeniyle Büyükada Rum Yetimhanesi’ne el konulur. 65 yıl boyunca hizmet veren bina tamamen kapatılır ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilir. Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük çok katlı ahşap binası olan bu görkemli yapı, 1964 yılından itibaren tamamen çürümeye terk edilir. Vakıflar Genel Müdürlüğü ise ne yazık ki binayı onarmak adına hiçbir şey yapmaz. Binayla ilgilenen çok sayıda aday çıkar ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü, turizm dahil hiçbir alanda binanın kullanılmasına onay vermez.

2005’te AİHM Tarafından Yeniden Patrikhaneye Verilir

büyükada rum yetimhanesi

Fotoğraf: Ziya Tacir

Fener Rum Patrikhanesi ise, elinde Osmanlı’dan kalan fermanı, Zafiris ve Sygngros ailelerinin bağış belgelerini sunarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden binanın iadesini talep eder. Ne yazık ki bu talep reddedilir. 2005 yılına geldiğimizde ise Fener Rum Patrikhanesi, yetimhaneyi geri almak için AİHM’ye başvurarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne dava açar. Dava, 29 Kasım 2010 yılında sonuçlanır ve Büyükada Rum Yetimhanesi’nin tapusu resmi olarak Fener Rum Patrikhanesi’ne devredilir.

Bir Rivayete Göre

büyükada rum yetimhanesi

Büyükada Rum Yetimhanesi efsanesi olarak şu hikaye oldukça yaygındır. Yetimhane olarak hizmet verdiği dönemde Büyükada Rum Yetimhanesi’nde nedeni bilinmeyen bir yangın meydana gelir. Yangın sırasında bazı çocukların yanarak can verdiği anlatılır. Bir çocuk ise yangından kaçarken bahçedeki su kuyusuna düşer. Yangın sonrasında yapılan aramalarda kimsenin aklına kuyuya bakmak gelmez ve çocuk kuyuda ister istemez ölüme terk edilir. Ada halkı bu olaydan o kadar çok etkilenir ki, bazı geceler yetimhaneden çocuk çığlıkları duyduklarını iddia ederler.

Ve Bu Görkemli Yapının Günümüzdeki Hali

büyükada rum yetimhanesi

Fotoğraf: Ziya Tacir

Günümüzde eski Rum Yetimhanesi içi boş olarak, adanın en yüksek tepesinde varlığını sürdürüyor. Elbette ki yılların getirdiği yorgunluk, gördüğü zararlar ve bakımsızlıktan bina tamamen harabe halini almış durumda. Ahşap merdivenlerdeki el emeği oymalar, salonun bir köşesinde günden güne çürüyen bir piyano, oraya buraya saçılmış öğrenci kayıtları, öğrencilerin isimlerini kazıdığı sıralar, kısacası koskoca bir tarih yıkılmaya yüz tutmuş bir halde. Bina o kadar metruk ki, hüzünlenmemek elde değil.

Her Şeye Rağmen Kesinlikle Görülmeye Değer

büyükada rum yetimhanesi

Her ne kadar bir bölümü yıkılmış ve kaderine terk edilmiş olsa da, güzelliğinden ve heybetinden hiçbir şey kaybetmemiş Büyükada Rum Yetimhanesi. Çökme tehlikesi olduğu için içeriğe giriş ne yazık ki yasak. Fakat bekçisinden izin alarak bahçesini ve çevresini gezebilirsiniz. Tek dileğimiz bu eşi benzeri olmayan yapının en kısa zamanda hayata döndürülmesi...

{search:buyukada-otelleri,Büyükada Otelleri}

Yorumlar

Ugur Nacak 
19.12.2021
İstanbul beni her yönüyle büyüleyen buram buram tarih kokan medeniyetler şehri eski yapılar tarihi mekanlar beni her zaman cezbetmistir sırf bu sebepten dolayı yetimhanede girdim ve içerisini gezme fırsatım oldu içim burkulmadi desem yalan olur Icerde boş odalar çocuklardan kalma bazı eşyalar metal yataklari görmek beni o zamanlara götürdü Fransız yapı mı mutfak ocakları fırınları yeryer çökmüş tavanlar muazzam büyüklükte koridor ve yüksek tavanlı odalar ve heryer ahşap işçiliği takdire şayan Ama yazık olmuş böylesi güzel tarihi yapı sahipsiz bırakılmış
Funda Özcan 
01.09.2021
Rum Yetimhane?sinin hikayesi beni çok etkiledi. Böylesine Tarih geçmişi olan bir binayı resimlerden de, videolarından da olsa araştırıp izlemek gerçekten çok heyecan verici. Kim bilir? Neler yaşanmıştır tamamen ahşap olarak inşa edilen o görkemli binada. Kim bilir? Kimler eğitim gördü, hayatını kaybetti.
Gökçe görü 
26.05.2021
Bundan 4 sene evvel 3 arkadaş ada gezisine gittik , tesadüfen bulduk burayı sonra tabi merak araştırma vs, o sıra içine girmek istedik ben tellerden atladım her yerim yırtıldı sonra diğer arkadaşım gelecekti içeri kadar gittim tam kapıya geldiğimde vazgectim geri döndüm yoldan geçen bir çift hemen çık ordan içerde iki cins köpek var dedi çıktım korkudan , sonra arastırırken YouTube videosunun altında burada okumuş bir öğrenciyi buldum Facebook?tan ekledim yangın zamanında orda olduğunu Türkçeyi burada öğrendiğini söyledi inanmadım tabi yaşı vs baya büyük bir amca sonra bana diplomasını öğrenci olduğu dönemdeki resimleri attı yangın sorasında ölen çocukların resimleri bile vardı korkunctu diğer arkadaşlarıma attım resimleri hepbirlikte konuştuk karar verdik birdahaki izin günümüzde gitmeye , sonra başımıza çok farklı olaylar geldi resimler telefondan kendine kendine silinmeye başladı kötü şeyler yaşadık olayı kapatıp hayatımıza devam ettik .. yani bazı olaylar anlatıldığı kadar kolay değil burda canlı canlı yanan yüzlerce çocuk var ölen mazlumların ahı yerde kalmaz...
Sema Kuyumcu 
22.10.2020
Ülkemizdeki birçok bakımsız tarihi eser gibi bu da ihmal edilmiş ne yazıkki...Bence böyle güzel ,görkemli ve etkileyici bir geçmişi olan yapı,hangi amaç için kullanılırsa kullanılsın ayağa kaldırılması ,onarılıp kullanılır hale getirilmesi gerekir. Hem dünya mirası olacak nitelikleri,hem de tarihi açıdan değerli bir eseri kazanmış oluruz....
hacer baştürk 
10.10.2020
ben ilk 2008 yılında gitmiştim .ve adayı gezerken kaybolup bu binanın arka tarfına gelmiştim.sabah saatlerinde bence daha da ürpertici oluyor.Şahsen bende çok korkmuştum görünüşünden ne olduğunuda anlayamamıştım köpekler de cabası tabi ama binanın hissettirdiği korku ,köpeklerin yanında solda sıfır kalır. yine de her sene gittiğimde bir kez önünden geçerim ilk seferdeki gibi korku olmuyor ama tehlikeli diyor içimdeki bir ses gitme yakınına dön geri boşver diyor bende dinliyorum neme lazım gereksiz korkular dimi..:)
Daha fazla yorum gör