Tabii, hayvancılık bu denli geniş bir kesim tarafından tercih edilince şehir efsaneleri de hayvancılık ekseninde ilerleyebiliyor… Bitlis'te pek çok şehir efsanesi var ve bu efsanelerin hemen hemen hepsi hayvancılıkla geçinen kişilerin başına gelen olayları içeriyor. Malhan Hazinesi Efsanesi de onlardan birisi…
Deşilen toprakta ufak bir delik açılır. Sonu gelmeyecek gibi görünen bu delik, genç çobanın merakını cezbeder. Çobanın iyice genişlettiği delik, bir kuyu hâlini alır. Kuyudan aşağıya doğru inen merdivenler bile gün yüzüne çıkmıştır. Bu merdivenlerden korku ve heyecanla inen çoban, kendisini büyükçe bir salonda bulur.
Salona açılan pek çok oda vardır ve bu odaların kapılarının üzerinde anahtarları durmaktadır. Odaların her birisini açan çoban, çeşitli süs eşyaları ve altınlarla dolu büyük bir hazineyi keşfettiğini anlar. Geldiği gibi hızlıca dışarı çıkarak deliğin ağzını kapatır. Yerinin belli olması için de sadece kendisinin anlayabileceği bir işaret bırakır.
Akşam annesine Bayındır Han'ın kızını istemesini söyleyen çoban, annesinin bütün itirazlarına karşı ısrarlı bir şekilde talebinde diretir. Anne, oğlunu kıramayacaktır. Bir sonraki gün Bayındır Han'a giderek kızını oğluna ister.
Fakir kadına bakan Bayındır Han, gülmekten kendini alamaz ve işi şakaya vurarak pek çok şahidin önünde "Eğer oğlun benim sarayım gibi bir saray yapar, bir altın mutfak takımı, bir altın kahve takımı, çeşitli süs eşyaları ve bir altın beşik getirir; bütün ülkenin davet edileceği, kırk davul ve kırk zurnanın çalınacağı, kırk gün kırk gece sürecek bir düğün yaparsa kızımı oğluna veririm!" der. Kadıncağız, yıkılmış bir hâlde oğluna bu şartları ilettiğinde genç çoban itirazsız bir biçimde bu istekleri kabul eder.
Kadının, oğlunun şartları kabul ettiğini ilettiği Bayındır Han gönülsüz de olsa söz verdiği için düğünü kabul eder. Çoban, Bayındır Han'ın bütün isteklerini yerine getirir ve dillere destan bir düğün yapılır. Bayındır Han bu esnada çobanın servetinin bir hazineden kaynaklandığından kuşkulanmaya başlar ve kızından bu hazinenin yerini öğrenmesini ister.
Kızından olanları öğrenen Bayındır Han önce celladını yanına çağırır. Damadını saraya çağırdığında onu korkutmasını, başını taşa bırakıp kesecek gibi yapmasını tembih eder. Ardından damadını çağırır ve ondan hazinenin yerini söylemesini ister.
Bütün ısrarlara rağmen hazinenin yerini söylemeyen genç adama sinirlenen Bayındır Han; celladıyla anlaştığı üzere onun kafasını kesmesini ister. Ancak emri yanlış anlayan cellat, damadın kafasını gerçekten keser.
Gerek kızın anlattıkları, gerekse atların su içmeye gittiği yön ipucundan dolayı hazinenin Mal Han isimli bir hanın yakınında olduğu tahmin edilse de bütün aramalara rağmen hazinenin yeri bir türlü bulunamaz… Günümüzde, Ahlat'ta hâlâ bu hazinenin varlığına inanılır…
Eşsiz bir seyahatin olmazsa olmazlarından birisi de eşsiz müzik listeleridir. Yolculuk esnasında hele ki uzun...
İstanbul, sayısız güzelliğe sahip eşsiz bir şehir. Doğal kalmış güzellikleri ve konumuyla insanı kendine çeken...
Bahar ayının yüzü suyu hürmetine İstanbul rengarenk olmaya başladı bile… Bir yandan ekilen rengarenk laleler...
Türkiye'nin ilk ve tek vegan festivali, Vegfest'in 2022 yılı etkinlik tarihi belli oldu! 2017 yılından...
Verimli topraklarda kurulmuş, yıllar boyunca deniz ulaşımı ve ticaretiyle de oldukça güzel dönemler geçirmiş olan...
Bir zamanlar Pamphlia Bölgesi'nin başkenti olan, günümüzde Antalya'nın ve hatta Türkiye'nin en gözde antik şehirlerinden...
Kapadokya'nın meşhur çanak çömleğinin anayurdu Avanos. Geçmiş zamanlarda testi kırıklarıyla yolu bulunan ve Kızılırmak kilinden...
İnsanlığın temel taşlarını oluşturulan sanat bugün dünyada en önemli faaliyetlerden birisi. Duyguları, yaşantıyı, insanlığı özetleme...
Kokusuyla insanı kendine çeken, rengiyle enerji veren güllerin serüvenine ortak olmak ister misiniz? Ülkemizin gül...
4 bin yılı aşkın geçmişiyle dikkat çeken Arykanda Antik Kenti, Bey Dağları yamaçlarına gizlenmiş; keşfedenler...
Çok geniş bir tanımı var anneliğin, öyle birkaç küçük kelimeyi ardı ardına dizip noktayla bitirmek...
Yandan çarklı vapurlarından birine binip Marmara'nın maviliklerine açılmadan, İstanbul'u çok iyi tanıyorum demeyiniz. Zira eski...