Yüzyıllar öncesinin parke taşlı bir Osmanlı sokağında yürür gibi hissedeceğiniz Alaaddin Sokak ise sağı solu tarihi Beypazarı evleriyle donatılmış bir açık hava müzesi gibi karşılıyor sizi. Sokaktaki evler 2000’li yılların başlarında orijinalliği korunarak restore edilmiş ve artık pansiyon veya butik dükkan olarak işletiliyor. Bu sokaktaki dükkanlardan yöre halkının elleriyle yaptığı tarhana, kurutma gibi organik ürünler alabiliyor; otel ve pansiyonlarında otantik bir konaklama deneyimi yaşayabiliyorsunuz.
2 - Doğanın Cömert Davrandığı, Tarihin Anılar Bıraktığı İnözü Vadisi’nde Günbatımı
Milli seyyahımız Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde kavunlarının lezzetini öve öve bitiremediği yer İnözü Vadisi. Vadide artık kavun yetişiyor mu bilemesek de içerisindeki tesislerde yöresel lezzetler tadabiliyorsunuz. Beypazarı’ndan başlayıp komşu ilçelere uzanan 4 km uzunluğundaki bu vadinin balıksırtı görünümündeki ilginç kayalıkları vadinin içinden akan nehrin aşındırmasıyla oluşmuş. 100’ün üzerinde kuş türü ve kelebek türünü barındıran İnözü Vadisi hem kamp hem de yürüyüş yapmak için çok uygun bir doğa köşesi. Ayrıca Hitit döneminde mesken olarak kullanılan mağaralar ve tarihi kalıntılar da vadinin sunduğu tarih ganimetleri. Beypazarı’nın kuzeyinde konumlanan vadi günümüzde sit alanı olarak korunuyor ve özellikle günbatımlarında manzaranın seyrine doyum olmuyor. 3 - Bol Yeşilli, Bol Oksijenli ve Mis Kokulu Yaylaları
Hazır doğanın Beypazarı’na cömertliğinden bahsetmişken birbirinden güzel yaylalarını da rotamıza ekleyelim. Mevsime göre süslenip giyinen ama her daim mis gibi kokan yaylalarda ruhunuzu dinlendirebiliyor, ormanlar içindeki dar patikalarda uzun yürüyüşler yapabiliyorsunuz. İlçe merkezine 50 km mesafedeki Eğriova Yaylası bir tabiat parkı ve pınarların buluştuğu gölet kenarı aynı zamanda balık tutup piknik yapabileceğiniz bir mesire alanı. Merkezin 5 km yakınındaki Kelebekler Vadisi Tabiat Parkı’nda ise ekolojik açıdan bir cennet sizi bekliyor. Ayrıca Tekke Dağı Milli Parkı ve Gönen Vadisi de Beypazarı’nın yükseklerinde yeşille kucaklaşabileceğiniz alternatif noktalardan. 4 - Hıdırlık Tepesi’nin Beypazarı’nı Ayaklar Altına Seren Panoramik Manzarası
Hemen hemen her şehrin demli bir çay eşliğinde kendini izlettirdiği bir seyir tepesi var. Beypazarı’nın hareketini, sokakların sıcağını ve evlerin çatılarından tutun hayatlarını bile görebileceğiniz tepenin adı da Hıdırlık Tepesi. İlçeye dışarıdan gelen turistler bu tepede oturup manzaraya nazır bir fotoğraf çektirmeden gitmiyor. Makinenizin kadrajına Beypazarı’nın hepsini sığdırabileceğiniz en geniş açılı yer de burası. Dilerseniz ilçenin merkezinden yürüyerek de çıkabiliyorsunuz. 5 - El Zanaatlarıyla Bezeli Tarihi Çarşıları
Anadolu denilince adı üzerinde dolu dolu bir kültür geliyor akla. Beypazarı da tıpkı içinde olduğu coğrafya gibi gelmiş geçmiş birçok medeniyetin şahidi ve İstanbul – Bağdat arası ticaret yolunun önemli bir durağı olmuş. İlçenin Milli Egemenlik Caddesi üzerindeki Tarihi Beypazarı Çarşısı da tam 6 asırdır bu ticari anlayışı sürdürmüş. Küçük bir çarşı olsa da bakırcısıyla, telkaricisiyle, terzisiyle, marangozuyla eski zanaatları canlı tutan bu çarşının en çok da sanatçı yönünü seviyorsunuz. Tarihinde birkaç kez restorasyon görmüş bu çarşının başta Kuyumcular, Bedesten, Dikiciler, Demirciler olmak üzere birçok sokağı var. Gümüş ve telkâri takılardan hoşlanıyorsanız Tarihi Gümüşçüler Çarşısı’nda da el emeği göz nuru ve her biri sanat eseri denecek kadar güzel takılar bulabiliyorsunuz. 6 - Hanları, İmaretleri, Kervansaraylarıyla Tarih Kokan Atmosferi
Beypazarı’nın tarihi çok eskilere, bilinen ilkçağlara kadar uzanıyor. Hititler, Frigler, Romalılar, Bizanslılar ve sonrasında Anadolu Selçukluları ile Osmanlılar ilçenin tarihine renk katan medeniyetler. Çarşısında gezdiğinizde ve sokaklarınızda kaybolduğunuzda en çok karşılaşacağınız eserler ise Osmanlı dönemine ait. 1613 yılında Osmanlı sadrazamı Nasuh Paşa’nın yaptırdığı Suluhan Kervansarayı ve Nasuh Paşa Hanı, Beypazarı’nın özel yapılarından olup güçlü bir restorasyonla desteklenmiş. Han içindeki eski dükkanlar günümüzde mağaza ve kafeterya olarak hizmet veriyor. Hem alışveriş yapıp dinlenebiliyor hem de tarihi bir atmosfer solumuş oluyorsunuz.
Beypazarı’nda İnözü Vadisi yakınlarında konumlanan Boğazkesen Kümbeti’nin geçmişi ise bu kervansaraydan daha da eski. 13. yüzyılda Selçuklular zamanında yapıldığı düşünülen kümbet tarihinde 2 kez restorasyondan geçmiş. Kümbetin içindeki iki mezarın dönemin Selçuklu liderlerine ait olduğu tahmin ediliyor.
Beypazarı’nın tarih şöleni sadece bu yapılarla sınırlı değil! 19. yüzyıl yapısı Sultan Alaaddin Cami, 15. Yüzyılda yapılan Akşemsettin Cami ve Osmanlı Selçuklu beylerine ait türbeler de ilçenin tarihini yansıtan eserler arasında.
7 - Tarih Hikayesini Anlatan ve Gelenek Göreneklerini Yansıtan Müzeleri
Beypazarı’nın müzeleri asırlık kültür birikimini yansıttığı gibi gündelik yaşamı hakkında da görsel bir anlatıcı. Osmanlı döneminde ilçe nasıldı, insanlar nasıl yaşıyorlardı gibi soruların cevabını bulabileceğiniz; ebru ve hat sanatını uygulamalı olarak görebileceğiniz; kurşun dökmeyi ya da 7 gün 7 gece süren düğün törenlerinin mizansenini izleyebileceğiniz Yaşayan Müze gibi. Osmanlı döneminden kalma Abbaszade Konağı’ndaki müze mutlaka gezin, görün diyeceğimiz ilk müze. Yine bir Osmanlı konağında bulunan Beypazarı Tarih ve Kültür Müzesi ise ilçenin etnografisine yoğunlaşan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserlerinin bulunduğu bir tarih durağı. Ama ilçeyi keşfetmek için birkaç gününüz varsa el işlerinden, gümüş takılara, halılardan kilimlere kadar el emeğini sergileyen Halk Evi’ni, ülkemizin ilk ve tek Türk Hamam Müzesi’ni ve yakın tarihin kurgusunu sunan Kent Tarihi Müzesi’ni gezmenizi de öneririz. 8 - Komşuluğu, Arkadaşlığı Daha Doğrusu İnsan Sıcağını Yansıtan Eğlenceli Festivalleri
Kültürel geçmişi ve cıvıl cıvıl doğasıyla iç turizmin en işlek köşelerinden olan Beypazarı’nın festivalleri de oldukça renkli. Pandemi döneminde periyodları değişkenlik gösterse de yılın ilk aylarında Eğriova ve Tekke yaylalarında düzenlenen şenliklerde coşku ve halay eksik olmuyor mesela. Hem ilçeden hem de yakın civardan gelenlerin katılımıyla güveçler yapılıyor, sofralar kuruluyor ve yüksek rakımlı tepelerin karında kızakla kayılıyor. Eylül ayında yapılan Uluslararası Beypazarı ve Yöresi Festivali’nde de yöresel yemeklerin ve diğer kültürel unsurların tanıtımını büyük bir keyifle izliyorsunuz. Hıdırlık Tepesi’nde yapılan geleneksel Uçurtma Şenliği ve Havuç Festivali yıl içinde halkı buluşturan diğer eğlenceli aktivitelerden. 9 - Hem Göze Hem Mideye Şenlik Zengin Mutfağı
Ülkemizde havuç üretimi denilince akla gelen ilk yer Beypazarı. Hatta ilçenin sokaklarında gezerken havuç suyu satan tezgahlarla da sıklıkla karşılaşıyorsunuz. Havuç bu kadar bolken cezeryeyi niye Mersinliler yapıyor bilmesek de havuç reçelinin baş tacı olduğu kahvaltı sofraları da ünlü Beypazarı’nın. Ve günün diğer öğünlerinde sofraya neler konulmuyor ki; 80 kat yufkadan yapılan baklavası, yöre kokan tarhanası, yarımca, yalkı, uruç kapama, yaprak sarması ve tabii ki sofraları özel kılan taş fırın güveci. 10 - Kendine Has Kokusu ve Tadıyla Yöreyle Özdeşleşmiş Beypazarı Kurusu
Büyük kentlerde bile ilçenin patentiyle satılan Beypazarı kurusu ilçeye gelmişken bol bol alınası ve eşe dosta dağıtılası en güzel hediyelik. Beypazarı Kurusu süt, tarçın ve saf tereyağıyla yapılıyor. İlçede hemen hemen her fırın bu sert kurabiyeyi satıyor. Kurabiye desek de çayın yanında tüketildiği gibi çorbaların yanında da iyi gidiyor. Neredeyse bir yıl bayatlamadığı için alabildiğiniz kadar bol alıp stok yapabilirsiniz.