{facility:0} Nefes alanımız ve huzur kaynağımız olan ormanlar belki de yağmurun en büyük coşkuyla karşılandığı yerlerden biridir. Böylesine bir coşkunun içerisinde yer almaksa ağacı, bitkiyi ve doğayı seven herkes için büyük bir heyecan kaynağıdır. Öyle ki yağmurla birlikte gelen toprak kokusunu, ağaçların yapraklarından toprağa düşen suyun sesini ve hayatta olduğunuzu hissettiren temiz havanın ciğerlerinize dolmasını kısa bir süre için hissetmek bile içinizin huzur dolmasına yetecek türden.
Kampa gitmeye karar verdiğimizde ilk yaptığımız işlerden biridir hava durumunu kontrol etmek. Eğer hava yağmurluysa ateş yakmak güçleşir, çadırınız yeterince korunaklı olmalıdır ve daha nice önlemi önceden almanız gerekir. Buraya kadar size hak verebiliyoruz ama yağmurun hafif hafif çiselediği bir kamp gününde çadırın içine uzanıp saatlerce onun sesini dinlemenin verdiği huzuru da asla görmezden gelemeyiz. Doğanın tam ortasında, doğal olan her şeye bu kadar yakın olmanın ve kendinizi güvende hissetmenin verdiği duyguyu tatmak için bir kez olsun yağmurlu bir günde kamp deneyimini yaşamanızı tavsiye ederiz.
Yağmur sesi duyduğu an kendini dışarı atanlardan biriyseniz en sevdiğiniz kafeye koşabilir ya da ilk fırsatta soluğu denize kenarında alıyor olabilirsiniz. Ama özellikle tercihiniz ikincisinden yanaysa aslında siz tam bir deniz aşığısınız. Çünkü biliyorsunuz ki kendi başına zaten eşsiz olan deniz, yağmurla birlikte güzelliğine güzellik katacak. Böyle zamanlarda ona biran önce kavuşmak için can atıyor olmanız oldukça normal. Hele bir de yaz yağmuru eşliğinde yüzmenin verdiği keyiften bahsedecek olursak bu konu üzerine saatlerce methiyeler düzebiliriz.
İstanbul hayranlarının favori tepelerinden biridir Çamlıca. 260 metre yükseklikten kuş bakışı şehrin muhteşem manzarasını seyre dalabileceğiniz tepenin yazı, baharı, kışı hep özeldir. Hem sabah kahvaltıları hem de akşam yemekleri için sıklıkla tercih edilmesinin yanı sıra yağmur tutkunlarının da uğrak noktasıdır. Bir yağmur sabahı hele bir de tatilseniz hiç düşünmeden çıkın yola. Burada yağmurun sesi de yere vuruşu da çok başkadır.
Ziyaret etmek için en ideal dönemleri bahar ve yaz sezonu olan yaylalar özellikle bahar aylarında oldukça yağış alır. Onları en güzel yapan şeylerden biri de işte bu yağışlardır. Yağmurun etkisiyle büyüyen otlar, etrafı saran sis dalgası ve havanın temizliği yaylanın adeta olmazsa olmazlarındandır. Şimdi böyle bir ortamda eski bir köy kahvesinde oturup çayınızı yudumlarken işittiğiniz yağmur sesini ya da ayaklarınızın ıslanmasına aldırış etmeden saatlerce yürüyüş yaptığınızı hayal edin. Ne demek istediğimizi anladınız mı?
7 tepeli İstanbul’u ayaklarınızın altında hissetmek güzel olmaz mıydı? 236 metre yükseklikten 360 derece şehir manzarasına sahip olan Sapphire Seyir Terası, İstanbul’un en güzel manzaralı noktalarından biri. Haliyle böylesine eşsiz manzaralı bir tepeden şehrin üzerine yağan yağmuru izlemek de apayrı bir keyif veriyor. Üstelik burada manzaraya karşı çayınızı, kahvenizi yudumlayacağınız, sevdiklerinizle koyu sohbetlere dalacağınız bir de kafe yer alıyor.
Efsaneleriyle ünlü Kazdağı, ülkemizin sahip olduğu en büyük değerlerden biri. Zeytin ağaçları, ormanları, gölleri ve daha nicesi ile adeta bir cennet olan bu coğrafya hal böyle olunca yağmurun da en güzel izlenebildiği yerlerin başında geliyor. Stresle geçen bir şehir yaşamından uzaklaşmaya ihtiyacınız olduğunda böylesine eşsiz bir güzelliğe sahip olduğumuzu hatırlamanızda ve en kısa sürede rotanızı Kazdağı’na çevirmenizde fayda var.
Nereye giderseniz gidin günün sonunda evinizin sıcaklığını ve huzurunu özlediğinizi fark edersiniz. Yağmurlu bir günde favori yemeğinizi pişirdiğinizde, kitabınızın nihayet en sevdiğiniz bölümünü okurken ya da çayınız elinizde sadece sokağınıza düşen damlaları izlediğinizde ev özlemi duygusunun ne kadar güçlü bir duygu olduğunu fark ederseniz. Günün sonunda güzel eviniz yağmuru izlemekten en keyif aldığınız yere dönüşüverir.