İstanbul'un Kayıp Adası Vordonisi'nin İlginç Hikayesi

İstanbul'un Kayıp Adası Vordonisi'nin İlginç Hikayesi

Paylaş
Bengi Alkaya  
Eklenme: 07 Kasım 2019
 • Son Güncellenme: 17 Mart 2023
İstanbul'un Kayıp Adası Vordonisi'nin İlginç Hikayesi
İstanbul’un huzur dolu köşelerinden Prens Adaları, hepimizin bildiği üzere Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Yassıada, Sivriada, Kaşıkadası ve Tavşanadası olmak üzere toplam dokuz adet. Evet, biz onları dokuz tane olarak biliyoruz; ama esasında İstanbul’da büyüklü küçüklü tam on ada bulunuyordu. Peki bugün bu onunca ada nerede? İşte İstanbul’un kayıplara karışan onuncu adası Vordonisi. Vordonisi Tarihi vordonisi tarihi

{ad:0} Bizans döneminde tıpkı diğer adalar gibi Vordonisi de din adamlarının ya da sürgünlerin yaşadığı bir adaydı. Ada bünyesinde tarihi Bizans'a kadar uzanan bir manastır bulunuyordu. Photios isminde bir keşiş tarafından kurulan bu manastırın hikayesi ise oldukça ilgi çekici. Bir manastır keşişi olan Photios’un hayatı erkek kardeşinin İmparatoriçe Theodora’nın kız kardeşiyle evlenmesi üzerine değişmiş ve kısa sürede Ortodoks Rum Kilisesi Patriği olmuş. Bu sırada Photios gelmeden önce görev yapan eski patrik Ignatios ise bugün Küçükyalı’nın bulunduğu bölgedeki başka bir manastıra sürgüne gönderilmiş. İki patrik arasında kiliseye ikonaların koyulup koyulmayacağı üzerine sık sık fikir ayrılıkları yaşanıyormuş. Photios’un uygulama olarak beğenmediği Vatikan’daki papalığa rest çekmesi üzerine de Hristiyan dünyasında büyük bir bölünme yaşanmış. {search:adalar-otelleri,Adalar Otelleri} Yaşananlar bundan sonra bir hayli ilginçleşmiş. Sürgüne gönderilen ve gittiği yerde Satyros isminde bir manastır yaptıran devrik patrik Ignatios yeniden Vordonisi Adası’na dönmüş. Bu kez de Photios Ignatios’un bulunduğu Satyros Manastırı’na sürgüne gönderilmiş. Sonraları ise Photios’un ölmeden önce yeniden Vordonisi’de patrik olduğu ve yaşamını bu adada tamamladığı söylenmektedir. Vordonisi Adası Nasıl Yok Oldu? İstanbul'un kayıp adası

Peki günümüzde Vordonisi’ye ne oldu da yok oldu? Oldukça merak edilen sorulardan biri de tabi ki bu. Bizans döneminde, 1010 yılında İstanbul’da tarihin en büyük depremlerinden biri meydana geldi. İşte bu depremle birlikte ada, burada yaşayan sakinleriyle birlikte tamamen sular altında kaldı. Her ne kadar bu durum diğer adalarda da büyük bir paniğe sebep olsa da yapılan araştırmalar Vordonisi Adası’nın alüvyon bir tabaka üzerinde yer aldığı için yıkıldığını söylüyor. Diğer adaların tümü ise granit kayalıklar üzerinde yer alması sebebiyle sağlam oldukları konuşuluyor. Vordonisi Nasıl Keşfedildi? istanbulun onuncu adası

Vordonisi Adası tarihçiler arasında anlatılan adalardan biriydi ve uzun zamandır artık gerçekliği tartışılır durumdaydı. Fakat Fener Rum Patrikhanesi’nin M.S. 500 yılına ait İstanbul haritasının incelenmesiyle birlikte haritada Vordonisi’ye yeniden rastlanıyor. İstanbul’a en yakın ada olan Vordonisi Adası’nı yeniden gün yüzüne çıkaran isim ise Büyükadalı Dr. Akilla Millas olmuş. Bugün dönemin devrik patriği Ignatios’un yaptırdığı Satyros Manastırı’nın kalıntılarına ise Küçükyalı’da Çınar Mahallesi’nin semt camisinin ve muhtarlık binasının yanında rastlanmaktadır. Turizme Kazandırmak İçin Çalışmalar Yapılıyor vordonisi unesco mirası

Tabi ki yıllar içerisinden Vordonisi’yi keşfetmek için çeşitli dalışlar yapıldı. Son dönemlerde ise Maltepe Belediyesi bu çalışmaları hızlandırdı. Bu çalışmaların amacı adayı hem UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer bulmak hem de dalış turizmine açmak. Peki Vordonisi’yi Nasıl Görebilirsiniz? vordolisi hakkında bilgi

Zamanla su seviyesi yükselen İstanbul denizinden adayı görmek nispeten zorlaşsa da Bostancı-Küçükyalı sahilinden görebilmek mümkün. Nasıl ayırt edeceğinizi merak ediyorsanız ise sahilden deniz açıklarında görülen denizin köpüklü kısmına bakmanız yeterli. İşte Vordonisi Adası tam da orada yer alıyor.

Yorumlar

Talay DERİN 
05.01.2020
İstanbul Sarıyer doğumluyum. Çocukluğum adalarda geçti. Hiç böyle bir adanın varlığını duymadım. Sayenizde öğrenmiş oldum. Teşekkür ederim. Şayet su altı turizmine açılırsa dünya bizi daha iyi tanır. Ayrıca Bostancı’dan adalara tünel olduğunu da okudum bir makalede. Demek ki İstanbulumuzun taşı da toprağı da altın. Saygılarımla.