Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Paylaş
Arzu Aksaya  
Eklenme: 20 Ekim 2022
 • Son Güncellenme: 23 Şubat 2024
Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

''Orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür'' diye haykırdığımız ilkokul yıllarında, 12 bin yıllık gizemli tarihiyle en otantik köylerimizden biriydi Batman Hasankeyf. Gidip de görenler, kireç taşı kayalara oyulmuş mağaralarını, mağaralarını köşk veya konak gibi seven köy insanını, tarihi yaşatan anıtlarını, suyunu havasını öyle bir anlatıyordu ki, memleketin ölmeden önce görülecekler - gidilecekler listesine adını altın harflerle yazdırıyordu resmen. Hasankeyf’in o halini görenlerdenseniz şanlısınız. Ama daha önce göremediyseniz anlatacaklarımızı okurken maalesef artık olmayan bir köyün hayalini kuracaksınız. Ülkemizin en büyük 4. barajı olan Ilısu Barajı ile sular altında kalan bir Hasankeyf hikayesi ile Batman’a gidiyoruz bu kez. Dicle’nin kıyısına, taaaa Mezopotamya’ya!

{ad:0}

Hasankeyf’in 12 Bin Yıllık Tarihi

Bir varmış, bir yokmuş diye başlayalım Hasankeyf tarihine ve binlerce yıl geriye gidelim ilk önce. Bölgenin ismi bize öylesine alelade bir köy adı gibi görünse de ve konu ‘Hasan’ın keyfine verilmiş bir isim’ mevzusuna dönüşse de, Hasankeyf aslında binlerce yıllık kavimlerin ve medeniyet dillerinin bir hatırası. ''Hısnıkeyfa'' yani ''Kaya Kale'' anlamını taşıyan isim zamanla Hasankeyf’e dönüşmüş. Bu ismin bir manası da ‘korunmaya müsait’ anlamına geliyor ki, bu da ortasından nehir geçen kayalık bir coğrafya için çok uygun bir tanımlama oluyor.

Bölgenin tarihi hakkında 12.000 seneyi telaffuz etsek de Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmiyor. Kazılardaki buluntularla tarihlendirilen bu mistik yerin M.S II - III. Yüzyıllarda Sasaniler ile Bizanslılar arasında el değiştirip durduğu düşünülüyor. III. Yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise Hasankeyf’i de kapsayan geniş bir bölge Süryanilerin egemenliği altına giriyor. Bildiğimizden belki de daha fazla medeniyet görmüş geçirmiş yaşlı Hasankeyf’in Müslümanlık ile tanışması da 640 yılında Hazreti Ömer tarafında fethedilmesiyle gerçekleşiyor.

Emeviler, Abbasiler ve aradaki geçici işgaller sonrası 1102 yılında Artuklular’a, 1232 yılında da Eyyubiler’e yurt olan Hasankeyf, 1260 yılındaki Moğol işgaliyle oldukça tahrip edilmiş. 16. yüzyılda ise Osmanlılar tarafından fethedilip 17. Yüzyılda da ticaretin zayıflaması ve İran’ın savaş baskısı yüzünden önemini yitirmiş. Günümüzde önünde ceket iliklenesi bir tarih abidesi olarak andığımız Hasankeyf, eskiden Mardin Midyat’a bağlı bir yerleşim yeriyken 1990 yılından bu yana Batman’a bağlı bir ilçe.

Hasankeyf Nasıl Bir Yer?

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Ortaçağ’ın en önemli kültür, siyaset ve ticaret şehirlerinden olan Batman Hasankeyf’in geçmişi bugün sular altında. Eski şehrin tüm anılarının üzerinden tekneler geçerken birkaç km ötesinde kurulan yeni Hasankeyf’te yepyeni bir yaşam başlamış. Yerin üstündeki yapıların taşınabilir olanlarının büyük bölümü yeni kurulan şehirde oluşturulan Arkeopark Kültür alanına taşınırken, halkın oturduğu mağaralar ve arkeolojik kazısı yapılmamış birçok alan da suların altında kalmış. Geçmişinden koparılmış bir sürgün gibi yaşlanan bu mistik kentin gelin öncesine sonrasına bir göz atalım;

Hasankeyf’in Eski Hali

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Bir zamanlar, şimdilerin müreffeh medeniyetleriyle eş değer bir kent olmuş Hasankeyf hakkında anlatılacak çok şey var. Mesela buranın yüzyıllar önce darphanesi olan, iktisadı profesyonelce yönetilen, ilime ve bilime önem veren bir şehir olduğunu biliyor muydunuz? Şehrin mühendislik dehasının üst düzey seviyede olduğunu ise kaleye su getiren pompalar, su terazileri ve o zaman için Alman teknolojisi kadar gelişmiş makineler kanıtlıyor. Şehrin sanata düşkün olduğunu da icat ettikleri müzik aletlerinden anlıyoruz. Ayrıca ilk robotik buluşlar, şifreli kasa, kilit ve termos gibi cihazların temelleri de Ebul İz El - Cezeri adındaki bir mucit tarafından burada, Hasankeyf külliyelerinde atılmış.

1981’de ören yeri olarak korumaya alınan antik kent Hasankeyf eski haliyle hatırlandığında en çok da yüzyıllar boyu konut gibi kullanılan mağaralarıyla şaşırtıyor. Bir gün yurt gezisine çıkmış bir siyasetçinin bu mağaraları görüp ''Şu yüzyılda mağarada mı yaşanırmış!'' sözlerine istinaden dönemin bayındırlık bakanının yaptırdığı sosyal konutlara yerleşen köylüler bir daha da mutlu olamamış. Çünkü doğdukları, büyüdükleri yer olan mağaralarda yaşam onlara göre yeni bir konutta yaşamaktan daha huzurlu ve daha kolaymış. Bunu biz değil, gezilerde karşılaştığımız yerli halk söylüyor. Hatta diyorlar ki elleriyle oyup genişlettikleri o mağaralar onların eşi benzeri olmayan konaklarıymış.

Ilısu Barajı’nın suları şehrin tüm geçmişini kaplamadan önce kadınlar çamaşırlarını Dicle’de yıkar, evlerinin avlusundan nehri izler, köprünün ayaklarından aşan suyun çağıl çağıl sesiyle güne başlarlarmış.

Hasankeyf’in Yeni Hali

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Yeni şehir eski şehre yaklaşık 3 km mesafede ve Hasankeyf son haliyle eskisi gibi kahverengi taş evlerden oluşan bir köy havasında değil de, gri bir kasaba görünümünde. Eski eserleri yutan Ilısu Barajı yapılmasın diye ayağa kalkan sosyal medya ve ses birliği yapan Tarkan gibi birçok ünlü ne yazık ki kentin bu değişiminde etkisiz kalmış. Peki ne mi yapılmış; Eski Hasankeyf’in eserlerinin çoğu yeni şehirde müze gibi gezilebilen bir açık alana (Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı) taşınmış. Eski yerlerinden koparılan Hasankeyf Kalesi giriş kapısı, Artuklu Hamamı, Zeynel Bey Türbesi, İmam Abdullah Zafiyesi, Sultan Süleyman Koç Camii’nin minaresi ile Er - Rızık Camii artık bu müze alanda konumlanıyor ve zaman tünelinde gizemli bir yolculuk yapmanız için sizi bekliyor. Kurtarma kazılarında bulunan birçok taşınabilir eseri de Hasankeyf Müzesi’nde görebiliyorsunuz. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var ki, henüz arkeolojik kazısı yapılıp da gün yüzü görmemiş bir sürü gizem de artık suların altında hiç bitmeyecek bir karanlıkta!

Peki Hasankeyf’te gezilecek yerler nereler, şimdi gitsek nereleri göreceğiz diyorsanız; asırlık mağara evler, küçük saray ve tarihi Hasankeyf Kalesi artık yeni şehrin karşı kıyısında olup, turistik amaçla inşa edilen antik limandan kalkan teknelerle gezilebiliyor. Hasankeyf tekne turu yapmak isterseniz 45- 50 dakika süren bu yolculuk için belirlenen fiyat yetişkinler için 35 TL, öğrenciler için 25 TL. Tekne sizi Eski Hasankeyf’e götürüp kaleye bırakıyor. Buradaki merdivenlerden Büyük Saray ve Küçük Saray’ın olduğu bölgeye çıkabiliyorsunuz. Dilerseniz derin kanyonlarda ekstrem sporlar ve doğa yürüyüşleri de yapabiliyor, Ilısu Barajı’nda tüplü dalış gerçekleştirebiliyorsunuz.

Peki Hasankeyf Neden Sular Altında Kaldı?

Şırnak ile Mardin arasında Dicle Nehri üzerine yapılan Ilısu Barajı’nda 2019 yılında su tutulmaya başlandı. Ekolojiyi korumak adına pek çok yaşam savunucusu bu projeye karşı çıksa ve Dicle Vadisi yok olmasın diye uğraşsa da, barajın yapımında bir türlü geri adım atılmadı. Şimdi sokaklarında yürüyemeyeceğiniz, kapılarından giremeyeceğiniz bu şehri tamamen sular kapladı ve günümüzde sadece üzerinden tekneyle geçebileceğiniz hayalet bir kent halini aldı.

Hala Bir Şeyleri Kurtarma İmkanı Var mı?

Hasankeyf’in kültür hazinelerinden kurtarılanları Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı’nda görebiliyorsunuz. Gerisi 135 metre derinliğindeki barajın altına gömülü bu şehir artık maalesef batık bir medeniyet ve içinde kalanlar da bundan sonra nesilden nesile anlatılacak bir rivayet!

Hasankeyf Çevresinde Hayatta Kalan Önemli Tarihi Yapılar

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Eski Hasankeyf’teki yerlerinden alınıp kızaklarla 2 km taşınan tarihi eserlerin bulunduğu Hasankeyf Yeni Kültürel Park Alanı’nı Hasankeyf gezilecek yerler listesinin en başına yazabilirsiniz. Bu alanda göreceğiniz eserler ise şöyle;

  • Zeynel Bey Türbesi: 1462 - 1482 yılları arasında Akkoyunlular’ın himayesine girmiş olan Hasankeyf’te bu medeniyetten kalmış tek eser Zeynel Bey Türbesi. 2017 yılında baraj bölgesinden yeni şehre taşınan ilk eser olan türbe 1200 ton ağırlığında. Hükümdar Uzun Hasan’ın, Yavuz Sultan Selim’le yaptığı Otlukbeli savaşında ölen oğlu Zeynel Bey için yaptırdığı türbe dışarıdan silindir formunda görünse de içerisi sekizgen biçimli. Gövde kısmı lacivert ve turkuaz sırlı tuğlalarla kaplanmış türbenin üzerindeki kuşaklarda sırasıyla ‘Allah’, ‘Ahmed’, ‘Muhammed’ ve ‘Ali’ yazıyor. Hasankeyf’in en güzel eserlerinden olan bu türbe az biraz da Özbek yapılarını andırıyor.
  • Artuklu Hamamı: Kitabesi olmasa da bezemelerinden yola çıkarak 650 yıllık olduğu tahmin edilen Artuklu Hamamı 2005 -2006 yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış. 2018 yılında Arkeopark’a getirilen hamam tamı tamına 1500 ton ağırlığında olup taşınması da tam 7 saat sürmüş.
  • İmam Abdullah Zaviyesi: 2018 yılında eski kent ile yeni kent arasında yer değiştiren yapılardan biri de İmam Abdullah Zaviyesi Türbe Kısmı. İmam Abdullah, Bizans’a karşı yapılan İslami akınlarda şehit düşen bir komutan ve Hz. Muhammed ile kan bağı var. Yapı türbe, eyvan ve minareden oluşuyor.
  • Er - Rızk Camii 610 yıllık geçmişiyle Arkeopark’a taşınan Hasankeyf yapılarından biri de Er-Rızk Camii. 1400’lü yıllarda Eyyubi Meliki Süleyman Bey’in yaptırdığı cami gerçekten de çok özel bir eser. Üst düzey taş işçiliğiyle göz dolduran eserin kufi hatlı Arapça harflerle süslenmiş minaresine iki merdivenle çıkılıyor. Bu merdivenlerle ilgili süregelen bir rivayet var ki o da şöyle aktarılıyor; Kalfasının minareye çıkanla inenin birbirini görmemesi için özel bir teknik geliştirdiğini, zanaatta da kendisini geçtiğini gören usta bunu gururuna yediremez ve kendini minareden aşağı atar. ‘Boynuz kulağı geçer’ atasözünün de ilk defa bu acı olay üzerine söylendiği iddia ediliyor. Başka bir rivayete göre artık olmayan Batman Hasankeyf Köprüsü’nü de bu mahir kalfa yapmış. 2019 yılında yeni yerine taşınan Er - Rızk Camii’nin sadece gövde bölümü 1700 ton ağırlığında.
  • Sultan Süleyman Külliyesi: Yine 1400’lü yıllarda Eyyubi Sultanı Süleyman Bey tarafından yaptırılan yapı cami, imaret, türbeler ve medrese bölümlerinden oluşuyor. Türbe kısmında ise külliyeyi yaptıran sultanın kabri bulunuyor. Caminin günümüze kalan en önemli bölümü ise minaresi.
  • Eyyubi (Kızlar) Camii:Eyyubi Camii’nin üzerinde ne zaman yapıldığı hakkında bilgi veren bir kitabe olmasa da, bezemelerinden ve planından yola çıkarak 15. yüzyılda yapıldığına dair bir kanı var. Eski Hasankeyf’ten taşınan en hacimli yapı olan bu caminin ağırlığı 4,5 tonu buluyor. Camiyi yeni yerine taşımak için 104 metre uzunluğunda bir köprü yapılmış.
  • Hasankeyf Kalesi: Hasankeyf Kalesi’nin orta kapısı da Arkeopark’da sergilenen eserler arasında. Dicle Nehri’nden 200 metre yukarda bulunan kale M.S. 363’de Bizanslılar tarafından inşa edilmiş. Bizanslıların doğudaki aşılması en zor kalesi olan yapının bir adı da ‘Hısno Koyfa’ yani ‘Kaya Kalesi’. İki kapısı bulunan kaleye merdivenli bir yoldan çıkılıyor. Kalenin içinde Büyük Saray, Küçük Saray ve Ulu Cami yapıları bulunuyor.
  • Sular Altında Kalan Mağaralar: Kayalık yapısıyla az biraz Kapadokya’yı hatırlayan Hasankeyf mağaraları baraj yapılmadan önce bölgenin en fantastik rotasıymış. Şehir sınırları içinde sayılabilen Hasankeyf mağarası sayısı ise 4000 civarında olup, mağaraların eski sahipleri barajın yapılacağı yıllarda Yeni Hasankeyf’te yapılan konutlara yerleştirilmiş.

Hasankeyf mağaralarının en bilineni ve gezilerde en çok uğrananı ise sonraları dilimize deyim olarak yerleşen ‘Yolgeçen Hanı’ olmuş. Hasankeyf Kalesi’nin altında konumlanan bu mağaradan kaleye gizli bir tünelden çıkılabiliyormuş. Aynı zamanda 700 yıldır insanlara mesken eski Yeşilçam filmlerine de set olan Kasır Rabi Mağarası da artık sular altında.

Bu Yapıları Görmek İçin Hasankeyf’e Nasıl Gidilir?

Tarihi ve Doğasıyla Hasankeyf'in Sular Altında Kalan Hikayesi

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bizce en gizemli, en sürprizli şehri olan Hasankeyf, Batman’da Dicle Nehri’nin doğu yakasında konumlanıyor. Ülkemizin petrol üslerinden Raman Dağı ve Midyat Dağları’yla çevrelenmiş antik şehir, Batman - Mardin Karayolu üzerinde konumlanıp Batman il merkezine de 37 km mesafede bulunuyor.

Hasankeyf’e havayolu ile gidecekseniz, Batman’da Ankara ve İstanbul’dan gelen direkt uçuşları karşılayan bir havalimanı da var. Hasankeyf’i bir Mardin gezisine dahil edecekseniz, şehrin Mardin’e uzaklığı 110, Midyat’a uzaklığı ise 45 km.

{search:batman-otelleri,Batman Otelleri}