17. ve 18. yüzyıllarda hızlı yükselişin yerini gerileme dönemi almış, 19. yüzyılda William van Orange’ın sürgünden dönüşü ile Amsterdam, yeniden yükselmeye başlamıştır. Sanayileşme devriminde atılan adımlarla Amsterdam giderek zenginleşmeye ve bunun bir yansıması olarak kültür, sanat, müzecilik konularında da serpilmeye başlamıştır. 19. yüzyıl sonunda ise Centraal Station’ın yapılması ile kent, liman kenti olmanın yanı sıra endüstri kenti niteliği de kazanmıştır. Dünya savaşlarının hâkim olduğu 20. yüzyılda ise Hollanda, 1. ve 2. Dünya Savaşı’nda Yahudilere yapılan baskılara sessiz kalmayıp onların yanında yer almıştır. Böylece Amsterdam, hoşgörülü ve ayrım yapmayan bir şehir algısı yaratmış ve burada yaşamak isteyen pek çok kişinin akınına uğramıştır.
Haberin tamamı için: Ray Gurme / Aralık 2012