Efsanelerle Dolu Mardin Kalesi

Efsanelerle Dolu Mardin Kalesi

Paylaş
Arzu Aksaya  
Eklenme: 30 Mart 2021
 • Son Güncellenme: 17 Mart 2023
Efsanelerle Dolu Mardin Kalesi
Yerle göğün birbirine karıştığı, biraz hayal biraz gerçek bir şehir Mardin. Sarımtırak evleri kenti bir taş rengine boyasa da aslında karakteri binbir renkli. Her kültürü bilmeyen ama Mezopotamya deyince saygı duruşuna geçen dünya literatürlerinde bu şehrin çok özel bir yeri olduğunu ve onu keşfetmenin tıpkı bir insanın gözlerine bakıp derinlere inmek gibi hissettirdiğini de ayrıca belirtelim.

Ovaya nazır Mardin’e gece gerdanlık, gündüz seyranlık diyor Mardinliler. Şehre tepeden bakan kayalıkların üzerine kurulmuş kaleye verdikleri isimse "Kartal Yuvası". Sadece eteğindeki gerdanlık gibi ışıldayan evleri görmüyorsunuz kaleden bakınca, Mezopotamya Ovası da sanki sonsuzmuş gibi önünüze seriliveriyor. Evliya Çelebi’nin Anlatımıyla Mardin Kalesi mardin kalesi

{ad:0} Geçmişi çok ama çok eskilere dayanıyor Mardin Kalesi’nin. Dolayısıyla Mezopotamya’ya misafir gelen her uygarlığı, savaşlarda yaşanan hayal kırıklıklarını, yıkımları ve zaferleri çok iyi tanıyor. Sümer, Asur, Babil, Roma, Bizans gibi eski uygarlıkların yanında Artuklu, Selçuklu, Osmanlı gibi Müslüman medeniyetlerin de kullandığı kalenin ismi milli seyyahımız Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde de geçiyor.

Kaleye "Dara’nın Tahtı" diyor ve bir efsaneden bahsediyor Evliya Çelebi! İslam tarihçisi Makdisi’nin aktardıklarına dayanarak anlatıyor ve diyor ki; o zamanlar adı Şahika Dağı olan bu yere kaleyi Hazreti Yunus Peygamber bizzat kendisi yaptırmış. Kışları Musul yakınlarındaki bir şehirde yaşayan, yazları da Mardin’de kalenin bulunduğu yerde bir mağarada ibadete çekilen Hz. Yunus (ki kale içindeki bir mağaraya Yunus Nebi Savması deniyor) burada ümmetini yiyen bir ejderha öldürmüş. Yunus’un bu kudreti daha önce inançsız olan 3000 kişinin iman edip dağda ona komşu olmasına vesile olmuş. Dağda ejderha yaşadığı için dağa yılan anlamına gelen "Mar", kente de Mardin denmiş. Ama bazı kaynaklara göre de Mardin’in adı Süryanice "Marde"den türemiş ve "Kaleler" anlamına geliyor. Doğunun En Sağlam Kalesinin Sonu Yalnızlıkla Biten Hüzünlü Tarihçesi mardin kalesi etekleri

Rivayetler olmasa tarih de olmazdı belki! Kaleyle ilgili bir başka rivayet de 4. yüzyıla dayanıyor. M.S. 330 yılında Mardin Kalesi’ne ateş ve güneşe tapan Şad Buhari adında bir hükümdar yerleşir. Hükümdar kaleye geldiğinde hastadır ve ölmek üzeredir. Bir süre sonra iyileşmeye başlayınca şifalı olduğuna inandığı kaleye bir saray yaptırır ve yaşamının 12 yılını burada geçirir.

Perslerle Babilden çağırdığı ve buraya yerleştirdiği halk ise Mardin bölgesinde M.S. 442’ye kadar sürecek bir kalkınma hareketi başlatır. Bolluk ve refahla geçen yılların ardından veba gelir ve yaşanan büyük salgınla birlikte kaledeki herkes ölür. Bu kalenin lanetli olduğunu ve içine girerlerse öleceklerini düşünen bölge sakinleri ise vebadan sonra neredeyse 100 – 200 yıl boyunca kaleye adım atmaz. 795 yılına gelindiğinde ise Timur kaleyi 3 kez kuşatır fakat alamaz.

Zaman 10. yüzyıla doğru ilerleyip takvimler 976 yılını gösterdiğinde, Hamdaniler adındaki bir Arap Hanedanlığı gittikçe unutulan kaleye binalar inşa edip korunaklı bir yapıya kavuşturur ve kale bu günkü formunu da en çok o yıllarda kazanır. Kaledeki cami, mahzen, hamam ve ambarlara ait kalıntılar 10. yüzyıl Artuklular dönemine ait ve kale bu tarihten sonra da her medeniyetin merkez noktası olma özelliğini korumuş. Mardin Kalesi’nin Mimarisi Nasıl? uzaktan görünüm mardin kalesi

Ovadan 1200 metre yükseğe inşa edilen kalenin insanların çıkabileceği meyilli bölgelerine yüksek surlar yapılmış. Bu surlar 19. yüzyılın ilk yarısına kadar dayanmışlar ama günümüzde çoğu temelden ibaret karşımıza çıkıyor. Surlardaki güney kulelerinden biri ise zamana direnmiş ve hala yıkılmamış.

Kale uzun tarihi boyunca Timur’u bile üç kez kapısından döndürecek ve zapt edilmeyecek kadar sağlam yapılmış. Büyük bir alana yayıldığı için de giriş çıkışlar 6 kapıyla sağlanmış. Uzun direnişlere rahatça karşı koyabilmesi ise Evliya Çelebi’nin ifadesiyle ambarlarının ve su sarnıçlarının dolu olmasından kaynaklıymış.

Mardin Kalesi en son kullanımından 218 yıl sonra, 2015’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kazılmış ve restore edilmiş. Yapılan kazılarda Osmanlı Dönemi’nden önceki yapı kalıntılarıyla beraber 300 civarında sikke, gülle, zırh, ok uçları ve seramikten kap kacak ele geçirilmiş. Kale girişindeki aslan heykelleri ise talan edildiğinden günümüze kadar gelememiş. Kalenin içini nasıl göreceğim derseniz Mardin Kalesi maalesef 1980 yılından bu yana Hava Radar Kıta Komutanlığı’na bağlı ve halkın ziyaretine kapalı. Ama hemen altındaki Zinciriye Medresesi’nden kaleyi tüm heybetiyle izleyebilir, en güzel fotoğraflarını bu noktadan çekebilirsiniz. Mardin Kalesi’ne geceleri güney tarafından baktığınızda eteğindeki evlerin ışıklarını gökyüzündeki yıldızlarla karıştırabilirsiniz.

Mardin Kalesi’nin muhteşem atmosferinde bir şehir masalı yaşamanız dileğiyle… {product:528}

Yorumlar

Eda sakız 
01.12.2021
Kartal yuvası bence çok ama çok güzel bir yer gidin bence çok güzel
Şinda Demir 
22.10.2021
Emeğinize kaleminize sağlık. Çok güzel anlatmışsınız. Mardin taşıyla ovası ve insanıyla çok güzel bir şehir