Rumelihisarı'nda, sahilde eşinizle, dostunuzla gezintiye çıkmışken canınız iyi bir kalamar eşliğinde keyif yapmak isterse işte adresiniz bu mekan değil! Hafta içi ve akşamüzeri 5 civarı gezintimizi hadi burada sonlandıralım diyerek girdik içeri. Şefimiz sıfatımızı baştan aşağı süzerek geldi yanımıza, ayağımdaki North F. ayakkabılara (muhtemelen parlamadığı için) dudak büktükten sonra randevumuz olup olmadığını sordu. Olmadığını söyledik. 18.30’da akşam yemeği servisimiz yoğunlaşır, o saate kadar vaktiniz var gibisinden bir şeyler dedi. Zaten 2 masası dolu olan mekanda niyetimizin uzun oturmak olmadığını belirttik. Kalamarınızı yemeğe geldik zaten dedim gülerek. En başından beri orada olmamızdan pek memnun görünmeyen (o ana dek sebebin rezervasyonsuz gelmiş olmamız sandığım) servis elemanı, kısa mesafeye taksimetre açmayan taksici misali, 'ama ana yemek söylemezseniz servis açmıyoruz. Sadece meze söyleyecekseniz servisimiz yok. Hatta küçük balıklara da servis açmıyoruz. Ana yemek söylemezseniz kesinlikle servis açmıyoruz. şeklinde bir açıklama yaptı. Masa açılış alt limiti mi olur? Biz şok, çıktık mekandan. Birincisi, hukuki açıdan, sıradan bir restoran olarak sen, akmayan, kokmayan, spor günlük giysilerle, diğer müşterilere rahatsızlık vermeden, sade insan tavırlarımla içeri girdiğim anda bana servis açmak zorundasın. Ne yiyip, içeceğim sadece beni ilgilendirir. Maalesef ortada maddi bir mağduriyet olmadığından tüketici derneğine, vs. şikayet edemiyoruz. Deseler ki rezervasyonsuz alamıyoruz, prensip der bir daha rezervasyonsuz gelmeyiz. Ancak niyet iyi değil. İkincisi, edep, görgü, etik gibi yazılı olmayan ama hayatı güzelleştiren şeyler vardır. Bir işletmenin gerçek kalitesini de bu ikinci kısımda yer alan tavırlar gösterir.