Sol kaşın üstünde kalıptan yeni çıkmış fes, sinek kaydı traşlı yüz ise bol pudralı... Saçlar biryantinli ve pırıl pırıl yanıyor. Bıyıklar mantar yanığı ile kararmış. Boyunbağı yanar döner cinsten. Gıcır gıcır ayakkabılar kanarya sarısından seçilmiş... Cepte tabaka, ayna, kemik tarak, küçük bir lavanta şişesi, pembe zarf da eksik değil... Başı altın ya da gümüş kaplı bastonu tepeden tırnağa Lüben, Milgör veya Esbuke kokuyor. Onlara `Beyoğlu`'nda, Kalpakçılarbaşı'nda, `Kağıthane`'de, Direklerarası'nda, en önemlisi de `Balat`'ta rastlanabilirdi. Balat Cafe ile muhteşem bir yolculuk... Muhteşem bir atmosfer ve harika lezzetlerle kombine edilmiş tarih kokan bir konak...