Zeyrekhane’ye ulaşmak için adına Zeyrek denilen açık hava müzesinde bir zaman yolculuğu yapacaksınız. 
Dik yokuşlarda, eğri büğrü yollarda, birbirine yaslanarak ayakta durabilen ahşap evlerin arasından geçeceksiniz ve bu mekana vardığınızda karşınıza son derece muhteşem bir manzara çıkacak: Sağda Şehzadebaşı Külliyesi, onun biraz solunda 
Süleymaniye Camii, biraz sola dönünce 
Sultanahmet Camii ve 
Ayasofya Camii yan yana. Tam karşıda 
Topkapı Sarayı’nın kubbeleri, yanında Marmara, onun ardında 
Üsküdar. 
Sol taraf 
Galata ve 
Beyoğlu-eski Pera. Sağ elinizle 
Beyazıt, sol elinizle 
Galata Kulesi’ne dokunabilirsiniz.
İşte bu etkileyici manzarayı seyrederken, Zeyrekhane’nin kendine özgü sıcacık, nostaljik atmosferinde Türk mutfağının en seçkin lezzetlerini tadabilir, kahvenizi içebilirsiniz. 
Mekanın dekorasyonuyla, tıpkı Cafe Du Levant’da olduğu gibi, Rahmi Koç ve Azize Taylan bizzat ilgilenmiş. Restorasyon sırasında kullanılan harçlar Anadolu’dan toparlanan özel alaşımlarla aslına uygun olarak yapılmış. 
Zeyrekhane’de gördüğünüz tüm tablolar, fermanlar, kavukluklar, hat örnekleri her şey orijinal. Aksesuarlardaki çini çalışmalarını dünyaca ünlü çini ustamız Sıtkı Olçar, nam-ı diğer Sıtkı Usta yapmış.