Seyahat planlama işi titizlik ister. Hele ki kısıtlı bir zaman ve bütçemiz varsa ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Ancak ne yazık ki çoğu kişi, hesaplı olmak adına çok sayıda hata yapabiliyor. Bu hataların bazıları cebimizden daha fazla para çıkmasına, bazıları ise asla yaşamak istemeyeceğimiz olaylara sebebiyet verebiliyor. Eğer seyahatinizin gerçek anlamda iyi geçmesini istiyorsanız, sıraladığımız bu hataları lütfen yapmayın.
{facility:0}En çok yapılan hatalardan biri bu. Özellikle uygun uçak bileti bulunduğu zaman, aktarmalı uçuş aralığına bakılmaksınız satın alma işlemi gerçekleşiyor. Sonrasında ya uçak kaçırılıyor ya da kaçınılmaz bir son olarak bagaj kayboluyor. Aktarmalı uçuşlar arasında en az 1,5 saat olmalı. Aksi takdirde seyahatiniz tahmin ettiğinizden daha pahalıya mal olabilir.
{ad:0}
Bu iş şakaya gelmiyor ne yazık ki. Elinizde yeterince zaman varken bu işlemleri halletmeniz gerekiyor kesinlikle. Ülkemizde en fazla 5 iş günü öngörülüyor pasaport işlemleri için. Vize işlemleri ise gideceğiniz ülkeye göre farklılık gösteriyor ancak en fazla 1-1,5 ay kala vize başvurunuzu yapmış olmalısınız. Yoksa ki istenmeyen bir mağduriyet yaşayabilirsiniz.
Yurt içi ya da yurt dışı fark etmeksizin, eğer bir şehir turu yapacaksanız, şehir merkezinde bir otel tercih etmeniz emin olun daha avantajlı olacaktır. Çoğu insan, merkeze uzak oteller daha uygun fiyatlı oluyor diye tercihlerini bu yönde yapıyorlar. Ancak bu sefer ulaşıma daha fazla para ödemek zorunda kalıyorsunuz aslında. Bununla birlikte zaman kaybı da cabası. Zaten kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde seyahat ediyorsunuz, bunu göz önünde bulundurduğunuzda şehir merkezine yakın oteller seçmek daha mantıklı oluyor.
Bunun maddi olarak bir götürüsü yok elbette. Sadece bu durum, seyahatinizden alacağınız keyfi minimuma indiriyor farkında olmadan. Gezmek için geniş bir zamanınız yoksa, gerçekten görülmeye değer yerleri belirlemeli ve bunu sahip olduğunuz vakte paylaştırmalısınız. Ne de olsa sadece turistik yerleri görerek geçirmeyeceksiniz bu süreyi. Biraz parklarda vakit geçirmek, sokaklarda yürümek, güzel bir mekanda bir şeyler içip sohbet etmek de seyahatinizin bir parçası olmalı. Üstelik yorgunluk da hissetmemelisiniz.
Bunu bir örnekle açıklayalım. Mesela siz müze gezmeyi seven biri değilsiniz. Dolayısıyla Paris’e gitmişseniz, kendinizi Louvre Müzesi’ni gezmek zorunda hissedebilirsiniz. Bunun nedeni ise tamamen toplum baskısından kaynaklanıyor aslında. Çünkü Paris’e gidilmişse, Louvre Müzesi’ni görmeden dönmeyin şeklinde çok sayıda tavsiyeye rastlıyorsunuz. Hayır efendim, bunu yapmak zorunda değilsiniz. Gezi planınız sadece kendinize has olmalı. Başkalarının tavsiyelerine körü körüne bağlı kalmak yapılan en büyük hatalardan biri.
Bu kimi zaman bir tuzak olabiliyor. Mesela çok ünlü olduğu söylenen bir restoran ya da bara gidip oturmak istediğinizde gelen hesap sizi çoğu zaman hüsrana uğratabilir. Bu nedenle detaylı bir araştırma yapmaya asla üşenmemelisiniz. Biraz da kendinizi özgür hissedin. Bir yerde fiyatlar size çok pahalı geldiyse, oturduk artık diye kendinizi teslim etmeyin. Kalkın gidin.
Muhtemelen seyahate çıkacak olmanın verdiği rehavetten dolayı unutuluyor. Ancak bu kısacık işlem büyük mağduriyetlere neden olabiliyor. Özellikle beklenmedik bir yağmur, seyahatinizden alacağınız keyfi büyük ölçüde azaltabiliyor. Böyle bir durum yaşamamak için seyahate çıkmadan önce hava durumunu kontrol etmeyi atlamayın ve yanınıza alacağınız eşyalarınıza karar verirken hava durumunu mutlaka göz önünde bulundurun.
Yapılan en büyük hatalardan biri bu. Yurt içi ya da yurt dışı fark etmez, gideceğiniz restoranın, kalacağınız otelin yorumlarını mutlaka okuyun. O yorumlar gerçek kullanıcı deneyimlerini yansıtıyorlar. Renkli fotoğraflar ve süslü cümleler sizi büyük bir yanılgı içerisine sokabilir. Özellikle birçok otel, oda fotoğraflarını balıkgözü objektifle çektiğinden, odalar olduğundan çok daha geniş gözüküyor. Yorumlar önemli. Seyahate çıkmadan önce, mutlaka ama mutlaka yorumları okuyun.