İşte 15 dakikalık şehir kavramı tam da bunu amaçlıyor. Bu şehirler insan dostu ve bağlantılı mahallelerden oluşuyor. 15 dakikalık şehirde herkes yürüyüş yaparak ya da bisiklete binerek ihtiyaçlarının çoğunu karşılayabiliyor; çok yol gitmeden, araç kullanmadan işine gidebiliyor. Ama nasıl? Gelin bu kavramı yakından inceleyelim.
15 Dakikalık Şehir Nedir?
Yani bu şehirler 15 dakika içinde bisikletle ya da yürüyerek eğitim, alışveriş, kamusal hizmetlerin kısaca günlük hayattaki tüm ihtiyaçların karşılanacağı, komşuluk ilişkilerinin yeniden canlanacağı, trafik ve araba gürültüsünden uzak bir şehir modelini betimliyor. Okul gibi alanların eğitim dışında spor salonu ya da ortak alan olarak kullanılması da bu modelin öne sürdüğü seçenekler arasında yer alıyor. Korna sesi olmadan ya da araçlarda saatler harcamadan giderilen ihtiyaçlar sayesinde bireyler de çok daha huzurlu oluyor.
15 Dakikalık Şehir Neyi Amaçlıyor?
Düşünsenize, mahallenizde araba ve trafik gürültüsü yok, kaldırımlar yayalara kalmış ve strese girmeden, araç kullanmadan alışveriş yapabiliyor, diğer tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyorsunuz. İşte, 15 dakikalık şehir genel anlamda bunları amaçlıyor. Saygın bir yaşam, eğitim, sağlık hizmetleri ve bireysel ihtiyaçları karşılama, stresten uzak, trafiksiz çalışma koşulları, hava kirliliğinin azalması, eğlence yerlerinin çeşitliliği gibi pek çok seçeneneği kapsayan bu şehir modeli, bireylerin yaşam kalitesini arttırmayı hedefliyor. 15 Dakikalık Şehir Modeli Nasıl Uygulanır?
Belediyelerin şehirlerinde ve semtlerinde ne görmek istediği, sınırlarında yaşayan halkın semtlerinden ne beklediği önemli. Öncelikle 15 dakikalık şehrin prensiplerine göre bir hedef oluşturmak gerekiyor. Sonra da, mahallelerin ve şehrin neye benzemesi istendiğini belirlemek gerekiyor. Buradaki olanakların, işletmelerin, park ve yeşil alanların, bisiklet yollarının, kamusal alanların belirlenmesi ve ona göre aksiyon alınması gerekiyor. 15 Dakikalık Şehir ve Paris
Bu konuda öncülük eden Paris, Belediye Başkanı Anne Hidalgo ile çalışmalarını sürdürüyor. Örneğin Hidalgo; Seine Nehri’nin bir kısmını araba trafiğine kapattı, 40 okulun bahçesini ortak kullanım alanına çevirdi, şu ana kadar 50 kilometrelik bisiklet yolu yaptı ve yol yapım çalışmaları devam ediyor. Paris’in yanı sıra Madrid, Milan gibi birkaç şehir de 15 dakikalık şehir planına geçmeye hazırlanıyor.
Kendine yetebilen semtler, mahallelinin sahip olduğu yüksek yaşam kalitesi, hava ve gürültü kirliliğinden uzak yaşamlar, 15 dakika içinde giderilebilen ihtiyaçlar... Tüm bunlar kulağa çok hoş geliyor, değil mi? Paris ile başlayan 15 dakikalık şehir modeli her semte, her şehre uygulanabilir mi bilinmez ama çevreye saygılı, doğanın korunduğu bu şehir modelinin herkes için iyileştirici gücü olduğu kesin. Bisiklete atlayıp manava, markete, işe gitmek İstanbullular için de mümkün olabilir mi? Yaşayıp göreceğiz.