Ödemiş ilçesine bağlı şirin bir köy olan Birgi, İzmir il merkezine 110 km uzaklıkta yer alıyor. Ahşap pencereli ve kiremit çatılı taş evleri, yemyeşil ağaçlarla bezenmiş sokakları ile hem aradığınız huzuru bulacağınız hem de kendinizi tarihi bir yolculukta hissedeceğiniz bu köy, unutulmaz bir bahar rotası sunuyor. Birgi sokaklarında gezinirken bol bol fotoğraf çekebilir, ahşap işçiliği bakımından önemli bir örnek olan Birgi Çakırağa Konağı’nı ziyaret edebilir ve uzun zamandır ihtiyacınız olan huzuru burada bulabilirsiniz.
İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı eski bir Rum köyü olan Şirince, tıpkı ismi gibi ülkemizdeki şirin mi şirin duraklardan biri. Yaz - kış demeden şehrin kalabalığından uzaklaşmak isteyenlerin önemli adreslerinde olan köy, yalnızca ülkemizden değil dünyanın pek çok yerinden sayısız ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Hemen belirtelim ki bu durum kafanızı karıştırmasın çünkü Şirince sanılanın aksine öyle kalabalık tatil yerlerine hiç benzemiyor. Aksine köy, korunmayı başarmış Rum evleri, meyve şarapları, mütevazı konaklama birimleri ve sevimli dükkanları ile görebileceğiniz en özel köylerden biri.
Gelelim İzmir’in ayakta alkışlanacak köylerinden Germiyan Köyü’ne. Neden mi bu köyü ayakta alkışlıyoruz? Çünkü Germiyan Türkiye’nin ilk Slow Food köyü olmayı başarmış. Yereli koruyan, fast food ürünlere karşı olan, organik ve geleneksel yiyecekleri savunmayı amaçlayan bu hareketin bir parçası olmak için ise, köy konseyi 3 yıl boyunca İtalya ile bir çalışma yürütmüş. Bir de üzerine köy sakinlerinden Nuran Hanım’ın duvarları rengarenk çiçeklerle boyaması köyü tadından yenmeyecek bir hale getirmiş. Size tavsiyemiz ise Germiyan Köyü’nü ziyaret etmek için çok fazla beklemeyin, plan yapmaya şimdiden başlayın.
Urla’ya bağlı bir köy olan Özbek Köyü isminden de anlaşılacağı üzere Özbekistanlı göçmenler tarafından kurulmuş. Köyün en belirgin özelliği deniz kıyısında yer alması ve tam bir balıkçı kasabası niteliğinde olması. Aynı zamanda geçim kaynakları olan balıkçılık, köyde en meşhur balık restoranlarını da beraberinde getirmiş. Köyün tarihi ne yazık ki yıllar önce hükümet konağında çıkan bir yangında belgelerin yok olması nedeniyle tam bilinmese de adımınız atar atmaz zaten tarihi bir yerleşimin içinde olduğunuzu tüm benliğinizde hissedebiliyorsunuz.
İzmir’in bir diğer balıkçı kasabası ise Mordoğan. Oldukça küçük ama bir o kadar sevimli bir belde olan Mordoğan, son dönemlerde oldukça popüler tatil bölgelerinden biri haline geldi. Belde ismini ise 70 çeşit mor çiçeğinin yanı sıra muhteşem gün doğumu ve gün batımından alıyor. İzmir il merkezine 80 km mesafede yer alan Mordoğan balık restoranları, kafeleri ve muhteşem deniziyle ziyaretçilerine özellikle bahar ve yaz aylarında eşsiz bir seyahat olanağı sunuyor.
Kendine has bir köy olan Barbaros Köyü sıradaki durağımız. İzmir’in Urla ilçesine bağlı olan köy, doğa harikası olmasının yanı sıra bir o kadar kendi halinde. Kendi geleneksel değerlerini korumak adına bünyesinde Barbaros Oyuk(Korkuluk) Festivali düzenleniyor. Köy halkına tarım zamanının geldiğini hatırlatan bu festivalde yörede yaşayanlar kendi korkuluklarını yapıp, köy merkezinde sergiliyorlar. Tüm bunların sonucunda da ortaya muhteşem bir görüntü çıkıyor. Bu yıl 19-20-21 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek olan festival her yönüyle görülmeye değer.