Nereye gitmeli diye düşündüğünüz zamanlarda düşlerinize kulak verin ve onların peşine düşün.....
Hadi şimdi Hespalis'e, Sevilla'ya gidelim, Roma uygarlığından ve Magribilerden tarih ziyafeti çekelim kendimize, biraz Vizigotları arayalım...
Şarabı aşk ile içelim Sevilla'da... Sabahları açık pencerinizden bilmediğiniz bir dili duymanın, bir kez daha nerede olduğumuza şaşkınlıkla bakmanın heyecanını yaşayalım...
Size Sevilla için mutlaka yapın listesi vermeyeceğim, şuradan gidin, buradan dönün demeyeceğim, tek bir şey söyleceğim size keşfe çıkmadan, kaybolun sokaklarda, kaybolun ki o dar, dolambaçlı sokaklarda bulmaya çalışmakla yormayın kendinizi, inanın bu kentte her güzellik tek tek çıkacak karşınıza, hem kaybolun ki size ait bir şeyler bulursunuz, gördüğünüz bir düşü bulursunuz belki, belki de gördüklerinizi ve yaşadıklarınızı düş sanarsınız...
Yürüyün, her sokağa girin, kentte yaşayan insanlarla konuşun, sokak aralarındaki kahvecilerde, publarda dinlenin…
Sessiz sokakları dinleyin, Endülüs'ü dinleyin. Magrip mimarisinin izlerini sürün... Sokaklara ara verin bir süre, Sevilla Katedraline uğrayın... Gotik kiliselerin en büyüğünden olan ve mihrabının arkasındaki panodaki oymaları ile ağaç işlemeciliğin şahesere dönüştüğü Sevilla Katedrali 1506'da tamamlanmış. Sevilla'da doğan Bartolome Mu-rillo'nunda eşsiz eserlerini bulabilirsiniz burada. Benden bu kadar kopya yeter ...
Siz de mi aynı şeyi düşünüyorsunuz, ne kadar şanslı insanlar diyorsunuz değil mi Sevilla'da yaşayanlar için... Yürümeye devam edin, mola vermek için henüz erken, evlerini boyayan insanlar, duvar çatlaklarını onaran, çiçeklerine bakım yapan insanlar, yoksa şu balkonda demirleri boyayan kent merkezindeki eczanede çalışan bayan değil mi? Evet şaşırmayın burada öğle tatillerinde insanlar yaşam alanlarını güzelleştiriyorlar. Bazıları gülüşleriyle bazıları ellerindeki boya fırçasıyla...
Anlıyorum sizi o kahve kokusuna karşı konulamaz. Sandalyeye oturduğunuzda birkaç saniye kapatın gözlerinizi, Sevilla'dasınız; balkonlarında çiçek açan şehirdesin, zamanın askıda kaldığı şehirdesin, bir Roma kentinde, Magribi mimarisinde inşa edilmiş bir binanın alt katındaki kahvecide yorgunluğunuzu kahvenin koyu rengine bırakıyorsunuz...
Muhteşem tapalar ve tabiki yöresel şaraplar… İspanya'da asıl yerel içki sangria olsa da asıl damak tadı tutkunları Rioja şaraplarını çok sevecektir. İtalyan mucizesi Chianti şarabını da tabiki bulabilirsiniz... Bırakın şimdi şehir yaşasın siz onu izleyin...
Kendinizi flamenconun ateşine teslim edin... Müziği dinleyin... Hüznü ve aşk ile düetini izleyin, gitarın içinizdeki denizi dalgalandıran kadının buğulu ve büyülü sesine yakarışını dinleyin.. *Baileyi izlerken avuç içlerinizin yanmasını hissedin, o sahnede hayal edin kendinizi , **Bailoara ile dansınızı hayal edin, ***Bailoar olun... Şarabın kırmızısı sarsın o gecenizi, dışarıda çiçekler kokularını sunsun size...
Bir yandan herkese anlatmak isteyeceksiniz bu tadı, bu seromoniyi ama bir taraftan da sizin olsun isteyeceksiniz o geceyi… Dansı düşüneceksiniz uzun süre, hatta hiç aklınızdan çıkmayacak kadın dansçıların yüzündeki asil hüzün, hiç aklınızdan çıkmayacak şarkıların inanılmaz tınısı...
Ve emin olun Sevilla'dasınız… Gördüğünüz bu düşe inanın...
*Baile:Flamenco dansı
**Bailaora:Kadın dansçı
***Bailaor:Erkek dansçı