Tibet’te motosikletle seyahat etmek, öncelikle izinler ve resmi prosedürler açısından son derece zorlu ve uzun bir ön hazırlığı gerektiriyor. Nitekim biz de yaklaşık 1 yıl önceden planlama ve 6 ay önceden de izinler için başvuru çalışmalarını başlatmıştık. İkinci zorluk ise yükseklik ve yol koşullarından kaynaklanıyordu. Son derece değişken, her boydan çukurlu, mıcırlı, iri taşlı, kumlu, kaygan zeminde, dar ve yüksek dağ geçitleriyle ve bir de köprü olmayan dere geçişleriyle dolu bozuk yollar, hele Batı Tibet’e doğru artık yol denebilecek bir şeyin bile kalmadığı, sadece arazi üzerinde batıya doğru ilerlediğiniz, sürücü ve motosiklet için gerçekten zor, yorucu, hatta tehlikeli etaplar içeriyor. Hayatımın en zorlu sürüş etaplarının bir kısmını Tibet’te aştığımı söyleyebilirim.
AKUT’un o dönemdeki 2. Başkanı Demir abiyle (Kardaş) birlikte, Delhi’ye kadar uçakla giderek başladığımız seyahatin ilk zorluğu Hindistan’ın dayanılmaz sıcağı oldu. Bu sıcakta 1,5 gün gümrükte perişan olma pahasına sonunda motosikletlerimizi alıp Katmandu’ya doğru yola çıkabildik ve ekibin Alman üyeleriyle burada buluştuk. Katmandu’da birkaç günlük dinlenme ve son hazırlıkların ardından Nepal ve Tibet’i birbirine bağlayan Dostluk Köprüsü’nden geçerek Tibet’e girdik. Sınırda bizi Tibet’teki yolculuğumuz boyunca birlikte olacağımız rehberimiz ve iki cip karşıladı, ertesi gün de Batı Tibet’te kullanacağımız yakıt, yiyecek ve kamp malzemelerini taşıyan kamyonla buluştuk.
Buradan sonra artık hep 4200-4300 metrenin üzerindeyiz ve bu durum, bünyeler adapte oluncaya kadar ekip üyelerini birkaç gün hırpalıyor. Yol koşullarının zorluğundan dolayı, günde 8 ile 12 saat arası motosiklet kullanmamıza rağmen, ancak 200 ile 250 kilometre arasında yol kat edebildik. Tibet’in uçsuz bucaksız platosunda, dağ geçitlerinin arasında, kum fırtınaları ve kar dahil her türlü hava ve yol koşulları zorluğuyla 6 gün boyunca boğuştuktan sonra, kutsal Kailash Dağı’na ulaştık. Bu yılki dinsel seremoniyi diğer yıllardan ayıran en önemli özellik, Tibet takvimine göre bu yılın At Yılı olması. Bu zorlu hac yolculuğunu bu yıl gerçekleştirmek, inanışa göre diğer yıllardan 13 kat daha değerli. Biz de motosikletlerimizi dağın eteklerine park edip, binlerce Budist ve Hindu hacının olağanüstü etkileyici görüntüleriyle birlikte 3 gün süren dağın etrafındaki yürüyüşümüzü tamamladık ve inanışa göre bütün günahlarımızdan arındık.
Kailash’ın hemen yanındaki bir diğer önemli yer ise Manasarovar Gölü. Kailash’ın güneyindeki Manasarovar Gölü, dünyanın en temiz tatlı su kaynaklarından biri. Hindularca, Tanrı Brahman’ın zihinsel olarak yaratılışının gerçekleştiği yer olduğuna inanılıyor. Bu yüzden kıyılarında pek çok manastır yer alıyor. Kailash Dağı’nın etrafında, binlerce hacıyla birlikte bu eşsiz yürüyüşü tamamladıktan ve kutsal gölü ve çevresini yaşadıktan sonra, yolculuğumuzun ikinci hedefi olan Everest Dağı’nın ana kampına doğru uzun ve zorlu yolculuğumuza başladık ama bu başka bir hikaye…