Aslında bu şaşkınlık uyandıran yapılar, adım attığımız her an karşımıza çıkabiliyor. Dolayısıyla bu liste uzar gider. Ancak bizler daha çok keşfedilmeyen ya da daha az kişi tarafından bilinenlere yer vermeyi uygun bulduk. Siz farklı bir keşfe doğru yola çıkmışken aniden karşınızda beliren bu olağanüstü yapılar, yıllar geçmesine rağmen ayakta kalmayı başarabilmişler. Sanki kendi kendilerini korumaya almışlar da, ne savaşlar ne fırtınalar ne de insan eli bu şaheserleri yıkmaya güçleri yetmemiş gibi. Otantik atmosferleri ve etkileyici geçmişleri ile gizli gizli yerlerde yaşamını sürdüren bu şaşırtıcı yapıları en kısa sürede keşfetmenizi tavsiye ediyoruz.
1 – Selina Manastırı

Cunda Adası’nın arka tarafı resmen bambaşka sürprizlerle dolu. Bu sürprizlerden biri olan Patricia Koyu, adanın müdavimleri tarafından biliniyor. Ancak adanın kuzey ucunda yer alan ve yarı harap haldeki Patricia köyleri henüz adını duyurabilmiş değil. Hala daha birkaç tane Giritlinin yaşadığı ikinci köyde bir patika var. İşte o patikayı takip ettiğinizde karşınıza güzeller güzeli bir manastır çıkıyor; Selina Manastırı. Kelime anlamı ay ışığı olduğundan, bu isimle de anılıyor. Size en uygun Cunda otelini bulabilmek için
Cunda otel sayfamızı incelemenizi tavsiye ediyoruz.
2 – Beçin Kalesi
Milas’ın güneydoğusuna doğru uzandığınızda, şöyle başınızı göğe doğru kaldırın. Tabla şeklindeki bir tepede hemen fark edeceksiniz Beçin Kalesi’ni. 14. yüzyılda Menteşe beylerinin ikamet ettiği kale, görkemli surlarıyla şaşkınlık uyandırıyor. Yakın bir döneme kadar kalenin içerisinde insanlar yaşıyormuş. Bunu duyunca içimizde uyanan şaşkınlığın da boyutu artıyor haliyle. Yakın dönem dediğimiz 20-30 yıl öncesi bu arada. Zaten kalenin içini o zaman terk etmişler.
3 – Alahan Manastırı
Eğer sıkı bir Game of Thrones hayranıysanız, Arryn Hanesi’nin yerleşkesi olan Kartal Yuvası’nı çok iyi bilirsiniz. İşte Alahan Manastırı da, Kartal Yuvası’nın Mersin’in Mut ilçesindeki ufak çaplı bir benzeri. Yaklaşık 1000 metre yukarıda bulunan Alahan Manastırı, Erken Bizans mimarisinin en iyi örneklerinden biri. 1961 yılında İngilizler tarafından keşfedilen manastır, öyle sapa bir yerde ki, zaten yıkmak kimsenin harcı olamamış belli ki. Manastırdan görünen Göksu Deltası manzarası ise gerçekten nefes kesici.
4 – Mezgit Kalesi
Aslında bu bir kale değil, daha çok bir anıt mezar. Literatürde Korkusuz Satrap Mezarı olarak geçiyormuş ismi. Silifke’nin Paslı Köyü sınırları içerisinde yer alıyor Mezgit Kalesi. Ancak gittiğinizde elinizle koymuş gibi bulamıyorsunuz, şöyle kıraç taşlıklarda birkaç km doğa yürüyüşü yapayım derseniz o sizi buluyor zaten. Hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkan Mezgit Kalesi, 6 katlı bir apartman yüksekliğinde ve her şeyiyle oldukça sağlam bir yapı. Kimin mezarı olduğu ise hala meçhul.
5 – Vespasianus ve Titus Tüneli
Samandağ’da bulunan Vespasianus ve Titus Tüneli, insan bünyesinde adeta bir şok etkisi yaratıyor. Roma devrinde, Büyük Yahudi İsyanında esir düşen köleler kendi elleriyle yapmışlar bu 130 metre uzunluğundaki tüneli. Amaç, dağdan inen suyu limanı tıkamasın diye biraz daha uzağa taşımakmış. 69 yılında Vespasianus Roma'da imparator ilan edilince, oğlu Titus devralmış işi. Tünelin ismi buradan geliyor yani.
6 – Midas Anıtı
Ünlü Kral Midas’ın mezarı sanılan Midas Anıtı, aslında bir Kybele tapınağı. Eskişehir’in Yazılıkaya Köyü’nün arka tarafında birden karşınıza çıkıveren bu pembe kaya, 7 katlı bir apartman yüksekliğinde. Üzerinde geometrik kabartma ve Frigya diline ait 2700 yıllık yazıtlar mevcut. Anıtın yüzü gün doğumuna dönük ve çevresinde yüzlerce kaya mezarı var.
7 – Peristera Manastırı
Karadeniz ormanlarının derinliğinde, 300 küsur metrelik bir kaya kütlesinin tepesinde kurulu Peristera Manastırı. Tam adı Ayios Yorgitos ta Peristera, yani Güvercinli Ayi Yorgi. Konumu Sümela Manastırı kadar etkileyici olmasına rağmen, Peristera’nın ziyaretçi sayısı yılda 20-30’u geçmiyor. Ancak manastıra tırmanışın her yiğidin harcı olmadığını da belirtmek gerek. Yarım saatlik bir patika yürüyüşünün ardından 93 basamak dik merdiven çıkmanız lazım. Trabzon’un Şimşirli Köyü’nde bulunan Peristera Manastırı’nın kuruluşu ise 4. yüzyıla tekabül ediyor.
8 – Zil Kalesi
Rize Çamlıhemşin’de bulunan Zil Kalesi, oldukça gizemli bir kale. Gizemli olduğu kadar da romantik bir görünümü var. Birkaç yüz metre derinliğindeki vahşi bir vadinin tepesinde kurulmuş olan Zil Kalesi’nin etrafı ormanlarla ve şelalelerle bezeli. Çoğunlukla bulutlar örtüyor kaleyi, hatta bazen kalenin içine bile giriyorlar. Genelde in cin top oynuyor. Asıl ismi Zir Kale olan Zil Kalesi, kim tarafından ve neden bu kadar sapa bir noktaya inşa edildiği bilinmiyor. Birkaç yıl önce bir Laz vatandaşımız kaleyi devletten kiralamak istemiş kumarhane açmak için. Tabi bir şey çıkmamış bu teşebbüsten.
9 – İşhan Manastır Kilisesi
Adeta bir cennet vahası görünümünde, ceviz koruları ve dutlukların etrafı sardığı ahşap bir köy olan İşhan’la aynı ismi taşıyor bu nefes kesici kilise. Köy okulunun arkasındaki bostan içinde aniden karşınıza kırmızı-beyaz kubbesi çıkıyor. 32 metre yüksekliğinde olan İşhan Kilisesi’nin 1032 yılında inşa edildiği tahmin ediliyor. Birkaç yıl öncesine kadar cami olarak kullanılan İşhan Kilisesi, ne yazık ki şimdilerde yıkılmaya terk edilmiş. Yanında yer alan küçük kilise ise odun deposu olarak kullanılıyor.
10 – Katerina Köşkü
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde, ağaçların arasından göz kırpan benzersiz bir yapı Katerina Köşkü. Doğu Ekspresi’nden Kars’a doğru giderken, sol tarafta Sarıkamış’ın içler acısı haline, sağ tarafta ise tek başına tüm güzelliği ile beliren Katerina Köşkü’ne rastlıyorsunuz. Yekpare ağaçtan yapılan ve çivi bile kullanılmadan inşa edilen köşk, 1896’da 2. Çar Nikola tarafından hem hasta oğlu Aleksi için rehabilitasyon merkezi hem de ailenin yaz-kış kullanabileceği bir av köşkü olarak yaptırılmış. Ancak halk, Çar’ın eşi Katerina için yaptırdığını düşündüğünden köşk bu isimle anılıyor.