Caddenin sol tarafı ise yine belli bir bölgeye kadar alışveriş dükkanlarının yer aldığı, bir yerinden sonra da Oslo şehir parkının yer aldığı kısımdan oluşmakta. Özellikle sol tarafta park içinde ve yol kenarında da çok güzel heykeller mevcut. Fotoğrafçılar açısından bu heykeller tam bir görsel şölen oluşturmakta. Yine caddede, sol tarafta Oslo Parlamentosu yer almakta. Caddenin sonuna geldiğinizde ise kocaman kraliyet sarayı tüm ihtişamıyla ben buradayım diye de size göz kırpmakta. Kraliyet sarayının avlusundan geriye dönüp Karl Johans Gate Caddesi'ne baktığınızda ise muhteşem bir cadde manzarası sizi bekliyor. Bu bölgede bol bol fotoğraf çekmenizi, kafelerde ve parkta zaman geçirmenizi tavsiye ederim. Ayrıca kraliyet sarayına gelmişken, sarayın arka bahçesinden çok güzel bir parka giriş yapıyorsunuz ki, buraya giriş yasak değil, saray binasının arkasından parka girip bu güzel parkı ve içinde yer alan ufak göl birikintisinin kenarında çok güzel zaman geçirip, sonra yine sarayın arkasından şehrin farklı ve nezih bir bölgesine geçiş yapabilirsiniz.
Kale aynı zamanda askeri bir bölge ve içeride biz turistlerin giremediği, sadece askeriyeye ait bölümler mevcut. Kale içi tam 31 adet gezilecek bölümden oluşuyor. İlk giriş, yani kapı girişi 1. bölüm oluyor ve içeri girdiğinizde hemen sol tarafta uzun kırmızı taş bir bina göreceksiniz. Burası eski topçu binası olarak kullanılan bölümken şu anda turistlerin kale ile ilgili hediyelik eşya almaya, çay ya da kahve içmeye girdikleri ve bahçesinde soluklandıkları bir alana dönüştürülmüş durumda. Binanın hemen karşısında The Carp Pond yani ufak bir sazan gölü var ve içinde de bir adet sarı sazan balığı mevcut. Bu ufak gölün karşısında bir kapalı sahne göreceksiniz ki burası klasik müzik konserlerinin yapıldığı ve seyircilerinde göle karşı oturarak bu güzel dinlediği, Oslo'nun o güzel temiz havasında izledikleri naif bir konser alanına dönüştürülmüş. Kalenin yukarılarına doğru çıktığınızda ise Oslo'nun şehir manzarasını en güzel hali ile yakalıyorsunuz. Burası fotoğrafçılar için bulunmaz bir manzara sunuyor ve tüm Oslo, tam da bu manzaradan ayaklarınız altına seriliyor.
Ayrıca kale içine girmek ücretsiz fakat kale içinde bazı tarihi binalara giriş ise ücretli. Tüm kaleyi yürüyerek 50 dakikada gezebiliyorsunuz. Ayrıca kalenin giriş yaptığınız kapısı dışında liman bölgesine inen yolları bulunmakta. Kale içinde yine bir şeyler içebileceğiniz ve yiyebileceğiniz tam liman bölgesine denk gelen restoranları da mevcut. Kale içine giriş yaparken kırmızı taş binadan kale ile ilgili tanıtıcı broşürü alarak kaleyi gezmenizi tavsiye ederim. Tanıtıcı broşürle hem bilgilenmekte hem de kaleyi gerçek manada tanımaktasınız.
Gelelim opera binasının o muhteşem dış cephe bölümüne, binanın içini gezip bitirdikten sonra, opera binasının dış kısmı, yani binanın en zirve kısmına yürüyerek çıkabiliyorsunuz ve en tepede ise muhteşem ötesi bir manzara denize doğru sizi bekliyor. Binanın en tepesinde bin bir şekilde ve çeşitte hem kendinizi hem de şehri alabildiğine fotoğraflayabilirsiniz. Opera binasının hemen yanında, denizin üstünde cam bir küre mevcut. Bu küre buz kalıplarından ve buzullardan esinlenerek yapılmış bir cam küre obje, denizin üzerinde yer alan bu cam küre denizin rengi ile birleşince hem bakmaya hem de fotoğraflamaya doyamayacağınız çok özel görseller ortaya çıkıyor. Bu bölgeye akşam gün batımı ve sabah gün doğumu saatlerinde gitmenizi ve uzun uzun bu manzaranın tadını çıkarmanızı tavsiye ediyorum. Opera binasına giriş ücretsiz.
Park sadece Oslo'nun değil Norveç'in de en ünlü ve yılda bir milyondan fazla turistin ziyaret akınına uğrayan çok özel bir parkı. Parkın ayrıca diğer bir ismi Frogner Park birçok şehir rehberinde, haritada ve turistik bölgelerde de Frogner Park olarak geçiyor. Bu nedenle Frogner ismini gördüğünüzde bu sizi yanıltmasın. Aslında bu park Vigeland Park'ın ta kendisi.
Şimdi gelelim Vigeland Park'ın dünyaca ünlü özelliklerine… Park dünyanın en büyük heykel parkı ve içeride 200'ün üzerinde heykel bulunmakta ve parkın heykellerinin mimarı ise dünyaca ünlü Heykeltıraş Gustav Vigeland'ın eseri. İçeride yer alan her bir heykelin farklı farklı teması ve kendine özgü duruşu var. Ve inanın heykellere öylesine değild e, gerçekten anlamaya çalışarak bakarsanız bu anlamları derinden hissedebiliyorsunuz.
Vigeland Park 5 ana bölümden oluşuyor. İlk girdiğinizdeki ana kapı, köprü bölümü, bu bölümü geçince çeşme, sonrası monalit sütun ve küre şeklinde duran yaşam çarkı… En güzel bölüm hangisi diye sorarsanız eğer Köprü bölümünde yer alan tüm heykeller ve köprü kısmına denk gelen göl manzarasını sakın kaçırmayın derim. Vigeland Park'ın içindeki tüm heykeller çıplak ve her heykel farklı bir duygu durumunu, iç yansımasını ifade ediyor. Vigeland Park 80 dönüm üzerine kurulmuş ve dünyada görüp görebileceğiniz en güzel park alanına sahip. Vigeland Park'ın en ünlü heykeli köprü üzerinde yer alan ve sol tarafta kalan ve tam göl manzarasına denk gelen kızgın çocuk heykeli. Önünde biriken turist kalabalığından da ne kadar ünlü olduğunu hemen anlıyorsunuz. Ayrıca Gustav Vigeland ölümünden sonra park içine, kendi eserlerinden başka bir heykel girmemesini de vasiyeti ile sıkı sıkı tembihlemiş durumda. Bu gerçek üstü parkın tamamını gezmenizi ve park içinde yer alan Bymuseet Müzesi'ni de görmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Ayrıca yorulduğunuzda Vigeland Park içinde kafeler ve dinlenme yerleri de mevcut. Bunlardan biri de Bymuseet Müzesi'nin kafesi ve eski zamanda yolculuğa çıkmış izlenimi veren eşsiz bahçesi. Vigeland Park, tam Oslo şehir merkezinde olmaması nedeni ile buraya şehir içinde bulunan Narvesen durağından kalkan, 11 no'lu tramvaylarla gidip, Majorstuen durağında iniyorsunuz. Tramvay 10 dakikada Majorstuen'e varıyor. Ayrıca yine şehirden 20 numaralı otobüslerde de Vigeland Park'a gelebilirsiniz. Majorstuen durağında inip, buradan da yürüyerek 5 dakika bir mesafe sonrası Vigeland'a ulaşmış oluyorsunuz. Vigeland Parka giriş ücretsizdir.
Şehrin merkezinde yer alan Ulusal Sanat Galerisi, içinde birçok ünlü ressamın eserlerinin yer aldığı Norveç'in en ünlü sanat galerisi müzelerinden biri. İçeride yer alan eserler mi yoksa sahipleri mi daha ünlü diye düşündüğünüzde, daha içeri girmeden heyecanınız iki katına çıkıyor.
Ulusal Galeri, Oslo'da 1837 yılında kurulmuş, ünlü eserlerin, çizim ve heykellerin olduğu, halka açık en büyük sanat galerilerden biri konumunda. Müze yılda 500.000 ziyaretçiye ev sahipliği yapmakta. Müzenin en ünlü ressamı ise Edward Münch, bu ünlü ressamın müzede birbirinden ünlü eserleri sergilenmekte, Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablosundan sonraki en ünlü tablo olan “'Çığlık”' bu ulusal galeride yer almakta. Ayrıca Münc'ün diğer bir ünlü eseri olan “'Madonna”' adlı eseri de ulusal galeri içinde yer almakta. Müzeye girdiğinizde Münc'ün eserlerini mutlaka görmenizi ve fotoğraflamanızı tavsiye ederim. Müzenin diğer ünlü ressamları ise; Manet, Cezanne, Dahl, Baburen, Gude, Sohlberg, Krohg, Van Gogh.
Müzeyi ziyaret etmeden önce, girişte yer alan müze ile ilgili bilgi broşürünü almayı da unutmayın. Binanın her bir bölümünde hangi eserlerin olduğunu görür, hem de birçok odadan oluşan bu karışık müzeyi daha rahat gezebilirsiniz. Ayrıca müzenin detaylı bilgisini de www.nasjonalmuseet.no adresinden ziyaret ederek ulaşabilirsiniz. Müzeyi gezip bitirdikten sonra biraz dinlenip güzel bir kahve yudumlamak için müze içinde yer alan, ismi gibi kendi de güzel olan “'The French Salon Cafe”'de soluklanabilirsiniz. Müze pazartesi günleri kapalı, salı, çarşamba ve cuma günleri ise 10:00-18:00 arasında açık. Perşembe günü 10:00-19:00 arası, cumartesi-pazar ise; 11:00-17:00 arası açılıyor.
Müze Giriş Ücreti: Yetişkin 120 NOK, öğrenci 60 NOK ve grup (10 kişi) 80 NOK.
Aker Brygee'nin meydanın da yer alan heykeller, vücut biçimine göre tasarlanmış kırmızı renkte banklar ve denizin özellikle bir bölümünün binalar arasında kalan görüntüsü hafızanızda unutulmaz bir Oslo şehri görseli bırakacak. Özellikle bu bölgede yer alan restoranların hepsi rezervasyonla gidilmesi gereken, pahalı ve bir o kadar lüks restoranlardan oluşmakta, şehrin tam bu bölgesine, sabah erken saatlerde ve akşam güneş batarken uğramanızı da özellikle tavsiye ederim. Tam da bu saatlerde, Oslo'nun en güzel fotoğraf karelerini yakalayacağınızı da şimdiden garanti ederim. Eğer yaz aylarında Oslo'yu ziyaret ederseniz, bu bölgede banklarda oturup denizi izlemenizi, denizin ve havanın o tertemiz kokusunu doyasıya içinize çekmenizi, uzun yaz gecelerinin sonuna kadar tadına varmanızı ve denizin daha önce hiçbir yerde duymadığınız sesini dinlemenizi özellikle tavsiye ederim.
Aker Brygge bölgesinde yer alan ünlü restoranlardan birkaçını ise şöyle sıralayabilirim; Delicatessen, Latter, Verite, Underbar, Beer Place, Babel, Sakee (çok ünlü suşici ), Paradis (bölgedeki en güzel tatlıcı ve dondurmacı ), Jamıe Oliver, Escalon, Bolgen&Moi, The Pink Elephant, Olivia, Lofoten, Albert, Eataly, TGI Fridays vbg.
Şehrin bu bölgesi hem sanat kokan yerel ve uluslararası çağdaş sanat evleri ve galerileri ile hem de kendine özgü havası olan 3.dalga kahveci ve ilginç restoranları ile şehrin bana göre en eğlenceli bölgesi. Sokaklarda dolanırken birçok sanat galerisi, ikinci el ve hipster tarzın öne çıktığı giysi mağazaları ve birçok restoran ve ilginç tarzda kafelere ve sokakların arasında birçok grafiti sanatına rastlıyorsunuz. Burası Oslo'nun en moda semtlerinden biri konumunda olmasının yanında, özellikle bu bölgeye gelen farklı tarzda insanların da buluşma noktası özelliğinde.
Grünerlokka'da öne çıkan en güzel yerlerden biri Birkelunden Parkı, Mathallen YEMEK PAZARI, İngens Gate (Avizeli Sokak). Ayrıca en güzel sokaklarına ilaveten; Thorvald, Meyers Gate, Markveien Street. En lezzetli burgercisi; Munchies Burger. Grünerlokka'ya şehir merkezinden yürüyerek 15 dakikada gidiyorsunuz. Elinizde bir Oslo haritası mutlaka olsun, harita üzerinden çok daha kolay ve çabuk bulunuyor.
Doğanın hiçbir yerde görmediğiniz benzersiz duruşuna, denizin en mavi haline, yelkenlilerin denizin üzerinde yer alan naif ve sevgili kırılganlığındaki ilerleyişine, aşkın belki de en içten hali gibi görünen tüm Fyord manzarasına hayranlıkla bakacak ve belki de ömrü hayatınızda iyi ki yaptım dediğiniz bir görsel şöleni kaçırmamış olacaksınız.
Oslo'da liman bölgesinde yer alan, Fyord turu bilet satış merkezinden, Fyord Turu olan seçeneği seçerek biletinizi, belirlediğiniz saatlere göre alarak böylece turunuza ilk adımı da atmış oluyorsunuz. Tur şehirdeki ilkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimine göre sezonsal farklılık göstermekte olup, en fazla saat dilimleri ise yaz mevsiminde yer alıyor. Kışın yapılan turda ise Oslo'da kışın havanın erken kararması nedeni ile sadece 2 tur olarak organize ediliyor. Tur liman bölgesinde yer alan yelkenli ile başlıyor ve tam iki saat sürüyor. Turun başlangıcında Oslo'daki opera binasının önünden geçerek ilerliyor ve sonrasında ise çok güzel manzaralar eşliğinde devam ediyor. Tur esnasında yelkenli içinde yer alan oturma yerleri hem rahat hem de çok sıkışık olmayıp, organizasyon kalabalık gibi görünse de içeride sizi sıkacak ve iç içe geçmiş bir durum yaşanmıyor. Ayrıca yelkenli içinde içecek ve yiyecek de satılmakta olup, kredi kartı ile de ödeme yapabiliyorsunuz. Tur esnasında eğer fotoğraf çekmeye meraklıysanız, kesinlikle bu görsel şöleni kaçırmamanızı ve makinenizin bu harikulade güzellikte doğa olayını çekmesine izin vermenizi tavsiye ederim. Belki de her bir karede sizi şaşırtacak öyle farklı renkleri bir arada göreceksiniz ki, anılarınızın en güzel yansıması bu kareler içinde yer alacak bana göre.
Fyord turu Kişi başı 315 NOK ve bu tutar bizim paramızla biraz pahalı gibi görünse de, inanın gördükleriniz karşısında verdiğiniz her bir kuruşa değiyor. Kışın Oslo'ya gider ve bu organizasyona katılmak isterseniz, sabah erkenden tur dolmadan biletleri satın alın derim. Yazın ise daha fazla saat diliminde organizasyon gerçekleştiği için, geç de gitseniz yer bulmada zorlanmazsınız. Organizasyona katılanlara küçük de bir tavsiye; hava eğer o gün güneşli ise yanınızda mutlaka bir güneş kremi bulunsun. Çok işe yarıyor. Ve mutlaka ve mutlaka hangi mevsimde katıldığınıza da bakmadan korunaklı ve sıkı giyinmenizi özellikle tavsiye ederim. Oslo'da denizden esen rüzgar serinliği bildiğiniz keskin bir bıçak gibi çünkü…
Burası Osloluların çok sevdiği bir mekan. Özellikle fotoğraftaki gibi güneşli bir havada giderseniz hem içerisi hem de dışarısı renkli mi renkli bir yeme-içme karnavalı gibi. Vippa'da benim en sevdiğim kısım ise dışarıda, fonda çalan müzik eşliğinde, içkini yudumlayarak, denize karşı yüzünü verip, Oslo'nun o temiz havası ve etkileyici manzarasına karşı saatlerce oturmak oldu.
Vippa çevresinde, dış mekanda ise Oslolular canlı müzik eşliğinde şarkılar söyleyerek ve çocuklarını da bu eğlencelere dahil ederek çok güzel eğleniyorlar. Dış mekanda ise her çeşit ürün, gemi ve denizcilik malzemeleri, dalış teknikleri kursu, çikolatalar ve yiyecekler de satılıyor. Ayrıca burada çiftlikten masaya konseptinde yiyecek ürünleri de mevcut. Vippa, eski bir şeker depolama binasından bu hale gelmiş ve şu anda bir çok Oslolunun da gözdesi olmuş bir mekan ve Oslo'ya gittiğinizde kesinlikle bir gününüzü bu güzel mekana ayırmanızı, gönlünüzce eğlenmenizi ve o güzel yemeklerin tadına bakmanızı öneririm.
Vippa; salı, çarşamba, perşembe, cumartesi 12:00'de açılıp, akşam 21:00'e kadar sürmekte, pazar günü ise 12:00-20:00 arası açık kalmaktadır. Pazartesi kapalıdır.
NBS'ler, Flytoget'e göre daha ucuz ve şehre 25 dakikada ulaşıyor. Flytoget'ler ise biraz daha hızlı ve pahalı ama aralarında sadece 10 dakikalık bir fark bulunuyor. Bu nedenle NBS'lerle şehre ulaşım çok daha mantıklı gibi görünüyor. NBS'ler için bilet ücreti 92 NOK, Flytoget'ler için ise bilet ücreti; 260 NOK.
Bir önemli konu da, bileti isterseniz havaalanı içinde bulunan makinelerden de alabiliyorsunuz. NBS'ler için bileti kırmızı renkte bulunan bilet makinelerinden alınıyor. Flytoget makineleri ise sarı renkte bulunuyor. Makineler üzerinde From (nereden), To (nereye), makinede şehir merkezi; Oslo S olarak yer alıyor. Havalimanı ise; Lufthavn olarak yazması.
Havaalanının içinde ayrıca RUTER# bilet satış merkezinin çok az ilerisinde, infotmation (turist danışma merkezi) masası bulunuyor. Buradan da şehre giriş yapmadan, Oslo guide, yani Oslo şehir rehberinizi alabilirsiniz. Bu rehber hem çok detaylı, hem de içinde katlanmış olarak bir şehir haritası bulunuyor.
Şehre taksi ve otobüsle de ulaşım sağlayabilirsiniz ama tavsiye etmem, çünkü Oslo'nun çok pahalı bir şehir olduğunu düşünürsek vereceğiniz taksi parasına gerçekten yazık olur. Otobüsler ise şehre 40 dakikada gittiği için ve trene göre daha pahalı olduğu için, otobüsler de ulaşım için verimli bir transfer aracı değiller bana göre.
1-Astrup Fearnley Museet
2-Vigeland Museet
3-Frammuseet
4-Norsk Folkemuseet
5-Vikingskipshuset
6-Munchmuseet
Çevrenin korunması, deniz suyunun kontrol altına alınması ve çevre bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla geliştirilen; bilinenin aksine...
Yaklaşmakta olan Babalar Günü herkesin gündeminde. Bizleri bebekliğimizden beri koruyup kollayan, gözünden sakınan, ailemizin en...
Günümüzde Avrupa'yı gezmek için en ekonomik seçenek olan Interrail biletleri, her yaş gurubundaki gezginlere tren,...
Dijital dünyanın durdurulamaz ilerleyişi son olarak hayatımıza Nft adı verilen bir kavram getirdi. Nft, günümüz...
Dini anlayışlara göre muhafazakar olarak adlandırılan aileler, kendi inanç ve özgürlüklerini tatilde de sürdürebilmek, gönüllerince...
Gün batımını ve gün doğumunu izlemek hiç şüphesiz herkes için ayrı bir huzur kaynağı. Bir...
Yaz aylarının gelmesi ile birlikte herkes zevkine ve beklentisine hitap eden otel konseptlerine yöneliyor....
Şehrin kalabalığından sıyrılmak, doğayla buluşmak, yıldızların altında uyumak ve sabah kuş cıvıltılarıyla uyanmak... Bunları düşünmek...
Ülke turizminin önemli bölgelerinden birisi olan İzmir, aynı zamanda büyükşehir olması itibariyle yüksek nüfusa sahip...
Yazın en sıcak günleri yaklaştıkça herkes rüzgarın sesini hissedebileceği rotalara yöneliyor. Bu yaz daha önce...
Aylardır beklediğiniz o dönem geldi: Tatile gidiyorsunuz! Tabii unutulmaz güzellikte bir tatil için olmazsa olmazlardan...
...
Filiz Güler - 6 Şubat 2019, Çarsamba 15:40
Tebrikler, güzel yazı. Ellerine sağlık...
Funda - 6 Şubat 2019, Çarsamba 21:01
Süper anlatmışsınız, kaleminize sağlık. Gitmek için sabırsızlanmakla birlikte, gitmiş kadar oldum.
Kerim kilic - 7 Şubat 2019, Perşembe 19:00
Harika.