90'larda dilimizden düşmeyen Ellerim Bomboş, Oynatmaya Az Kaldı, Elveda Tatlım gibi sayısız esere imza atan, müzik dünyamıza unutulmaz eserler sunan ve bir müzisyenin hedefini dünyaya müziğini dinletmek olarak tanımlayan Fatih Erkoç ile keyif dolu bir sohbet gerçekleştirdik. Erkoç'a yakın dönem projelerini, hangi olayların hayatını farklılaştırdığını ve kendisini en çok etkileyen coğrafyaları sorduk.
![fatih erkoç röportajı]()
Müzik dünyamıza unutulmaz eserler sunan önemli sanatçılarımızdan birisiniz. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Biraz kendinizden bahseder misiniz? Fatih Erkoç kimdir?
Ben çocukluğundan bu yana, iyi müzik yaparak dinleyicinin kalbini kazanırken, onların müzikalitelerini yukarıya çekmeyi amaç edinmiş bir müzisyenim. Bazı müzisyenlerin pek düşünmediklerini varsaydığım, halkı fazlasıyla önemserim. Onların hem daha iyi müzik dinleyicisi olmalarını, hem de aynı zamanda eğlenmelerini sağlamaya çalışırım. Müzik dışında bir şeyler söylemek gerekirse; insanları kırmadan yaşamaya çalışan, dünyaya faydalı şeyler yapmak için çabalayan bir insanım. Her zaman dürüst olmak hedefimdir.
13 farklı enstrüman çaldığınızı duyduk. Duyanları hayrete düşüren bir sayı… Çaldığınız enstrümanlar hakkında bilgi alabilir miyiz?
Bu enstrümanların çoğunu çalarken, virtüöz düzeyinde değilim elbette. 3-4 yaşında çalmaya başladığım keman ve ağız mızıkası ve ud, konservatuara girdiğimde çalmaya başladığım asıl enstrümanım trombon, yardımcı enstrüman olarak verdikleri kontrbas ve piyano. Gençlik döneminde herkesin özendiği gitar, piyasada çalmaya başladığımda ki 16'ydı yaşım, flüt (yan flüt denmesinden nefret ederim bu arada), tumba ve bas gitar, evde bestelerimi kayıt ederken kullandığım saksafon ve trompet, sahnede havalı olsun diye çaldığım buzuki, türkü albümü yaptığımda kullandığım 3 telli saz. Belki 1-2 enstrüman daha olabilir saymadığım. Tabi klavyeyi piyanodan sayıyorum...
![fatih erkoç röportajı]()
Müzikal kariyerinizde hedeflediğiniz noktaya vardınız mı?
Bir müzisyenin hedefi dünyaya müziğini dinletmektir. Dünyanın farklı yerlerinde konserler vermektir. Bunu henüz gerçekleştirdiğimi söyleyemem. :) Ama yukarıda sözünü ettiğim, insanların müzikalitelerini yukarı çekmeyi belli bir oranda başardığımı düşünüyorum.
Meslek hayatınızda dönüm noktalarınız var mı? Hangi olaylar veya çalışmalar hayatınızı farklılaştırdı?
İlk önemli gelişme ilk önce Suat Ateş Orkestrası'na sonra İstanbul Gelişim Orkestrası'na girdiğimde oldu. Bunlar bana okul gibiydi. Ama asıl okul, Ankara Subay Orduevi'nde askerlik yaparken, rahmetli Erol Pekcan'la ilk caz çalmaya-söylemeye başladığımda oldu. Erol Pekcan bana gerçekten çok şey kattı. Sonra 11 yıl yurtdışı var. Ağırlıklı olarak Norveç ve Danimarka'da çalıştım. Özellikle 4 yıl çalıştığım Alman Orkestra Şefi Jurgen Weight'tan çok şey öğrendim. Daha sonra Türkiye'ye döndüm ve asıl dönüm noktası orada başladı. 1986'da 1. Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması'nda 1. olunca hayatım değişmeye başladı. Sonra ikinci kez bir birincilik daha geldi 1989'da. Ama 1992'de Ellerim Bomboş albümü, benim için en önemli dönüm noktası oldu. Bu albüm beni tüm Türkiye'ye tanıttı. Hatta şu an bu röportajın nedeni de bu albümdür.
![fatih erkoç röportajı]()
Fatih Erkoç son dönemlerde neler yapıyor? Hangi projeler üzerinde çalışıyor?
Bu kış yeni bir pop albümü gelecek umarım. Aynı zamanda hastalığımla birlikte yazmaya başladığım bir kitap da okuyucuyla buluşacak. Bunu dışında konser projelerim var. Farklı müzisyenlerle farklı müzik tarzlarını çalıp söylediğimiz projeler.
Sizce Türk müziği şu an hangi noktada?
Pop müzik olarak, daha doğrusu pop soundları, stüdyolardan çıkan soundlar ve düzenlemeler çok başarılı. Ancak maalesef tutulan bir şeyin üzerine fazla gidildiğini düşünüyorum. Şarkıcılar da kendilerini biraz daha geliştirmeliler kanımca. Ama pop dışında müthiş müzisyenlerin yetişiyor olması benim için olağanüstü bir gurur ve mutluluk.
Klasik tatil anlayışınız nedir?
Ben hayatımda pek tatil yapmadım. Ama 11 yıldır haftada 2 gün Bodrum Marina Yacht Club'da müzik yapıp, diğer günlerde de tatil yapıyorum diyebilirim. Bence tatilin en güzeli, yelkenli bir tekneyle güney sahillerimizi ve Yunan Adalarını gezmektir.
![fatih erkoç röportajı]()
Yol, yolculuk, seyahat sizin için ne ifade ediyor? Hangi dürtü sizi yollara düşüyor?
İskandinavya'da o kadar çok yol kat ettim ki, artık bunlara bir son vermek isterim doğrusu. Ama konserlerim olduğunda buna mecburum elbette. Ancak iş dışında yolculuk yapmak istediğimde, yelkenli teknemle ve motosikletimle yaptığım yolculuklar bana hayat veriyor. Yanımda eşim olmazsa olmaz ama... :)
Bugüne kadar gördüğünüz coğrafyalar içerisinde sizi en çok etkileyen yer neresiydi?
Dünyanın en güzel yerleri bizim ülkemizde ama maalesef hiçbirimiz bunun değerini bilmiyoruz. Biliyormuşuz gibi konuşuyor ama bu konuda çok duyarsızız... Bu üzücü, çok üzücü. Bodrum ve çevresi bana en iyi yerler olarak görünüyor. Hiçbir yabancı ülkede rahat edemiyorum. Onca yıl dünyanın birçok yerini görmüş, oralarda yaşamış olan biri olarak hiçbir yer bana cazip gelmiyor.
![fatih erkoç röportajı]()
Pek çok yer gördünüz, doğasıyla ve insanıyla tanıştınız. Henüz görmediğiniz hangi coğrafyaya seyahat etmek istersiniz?
Yukarıda sözünü ettiğim bizim yerler ve biraz da Yunan Adaları... Bir de tekrar bir Norveç yolculuğuna hayır demem... :)
Fatih Erkoç'un seyahat bavulunda veya çantasında neler oluyor?
Note Book'um, iPad'im, telefonum, bazı kitap ve ilaçlarım ve olabildiğince az giysilerim. Ha, bir de kulak tıkaçlarım.
yasin çınar - 21 Kasım 2017, Salı 10:40
Bazı insanlar doğuştan üretim ayağında yer alır, birçokları da başarıyı gördükleri halde sadece seyrederler, böyle çok yönlü ve üretken müzik adamlarından kaç tane var ülkede bilmiyorum ama geç olmadan görüp önlerini açmak için gerekli destekleri vermek lazım.