Geçmişten günümüze Hitit, Mitanni, Urartu, Kimmer, İskit ve Pers uygarlıklarının hüküm sürdüğü bir şehir olan Ağrı 1054 yılında Türk yönetimine geçmiş, kısa bir süre Rus hükümdarlığı yaşansa da 1921 yılı itibarıyla ülkemiz sınırları içine dâhil edilmiştir. Bölge halkı geçimini hayvancılık ve tarımla sağlamakta; bilhassa Ağrı ve Tendürek dağları üzerindeki yaylalarda Türkiye çapında önem taşıyan koyunculuk yapılmaktadır.
Ömer Polat’ın kaleme aldığı “Mahmudo ile Hazel” kitabında bölgede üretim ilişkileri başlamasıyla gelişen ve değişen toplumsal süreçler işlenmiştir. Ağrı ve yakın bölgeler başta olmak üzere bölgedeki değişimler iki insanın öyküsüyle okuyucuya sunulmuş; bu ilişkiyi şekillendiren maddi ortam olanca gerçekliğiyle yansıtılmıştır. Ağrı ve Süphan Dağı arasında geçen hikâyede tarımda makineleşmenin ve şehirleşmenin arttığı dönemler işlenmiştir. Bu yönüyle de hem bölgeye hem de hikâyenin geçtiği döneme bir bakış atma fırsatı sunmaktadır.
Erol Mintaş’ın ilk uzun metraj filmi olan “Annemin Şarkısı” Tarlabaşı, Esenyurt ve Doğubeyazıt’ta çekilmiştir. Semih Kaplanoğlu’nun proje danışmanı olduğu yapımda Feyyaz Duman, Zübeyde Ronahi, Nesrin Cavadzade, Aziz Çapkurt, Ferit Kaya ve Ahmet Cüneyt Yalaz oynamıştır. Film, bir göç hikâyesidir. Aslında iç içe geçmiş iki göçü anlatır: Ağrı’dan Tarlabaşı’na, Tarlabaşı’ndan ise Esenyurt’a göç eden bir aile hikâyenin odağındadır. Anne ve oğul, bu göç sırasında akıllarına takılan bir şarkının peşindedir...
Ağrı'yı keşfetmet ve bir film ve kitap eşliğinde hikayelerinin izinden gitmek için uygun fiyatlı Ağrı Otellerini aşağıdan bulabilirsiniz;